Translation of "Enemigos" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Enemigos" in a sentence and their turkish translations:

Nuevos enemigos...

yeni düşmanlar

Éramos enemigos.

Biz düşmandık.

- ¿Quiénes son tus enemigos?
- ¿Quiénes son sus enemigos?
- ¿Quiénes son vuestros enemigos?

Senin düşmanların kim?

enemigos y demás,

en azından bir taraf için

No tengo enemigos.

Düşmanlarım yok.

No seamos enemigos.

Düşman olmayalım.

Sus enemigos se animaron.

Bu onun düşmanlarını yüreklendirdi.

No somos tus enemigos.

- Biz sizin düşmanınız değiliz.
- Biz senin düşmanın değiliz.

Estoy rodeado de enemigos.

- Düşman tarafından sarıldım.
- Etrafımı düşman sarmış.
- Etrafım düşman dolu.

Hoy amigos, mañana enemigos.

Bugün arkadaşlar, yarın düşmanlar.

Estos son nuestros enemigos.

Bunlar bizim düşmanlarımıız.

Tom tiene muchos enemigos.

Tom'un birçok düşmanı var.

Esos son tus enemigos.

Onlar senin düşmanların.

Amo a mis enemigos.

Ben düşmanlarını seviyorum.

Ellos son terribles enemigos.

Onlar şiddetli düşmanlar.

No debemos ser enemigos.

Biz düşmanlar olmamalıyız.

Tom no tiene enemigos.

Tom'un hiç düşmanı yok.

Él no tiene enemigos.

Onun hiç düşmanı yok.

- Aviones enemigos bombardearon la ciudad.
- La ciudad fue bombardeada por aviones enemigos.

Şehir düşman uçakları tarafından bombalandı.

Incluso con mis peores enemigos.

hatta en zorlu rakiplerimle bile.

Así derrotan a sus enemigos

işte düşmanlarını bu şekilde alt ediyorlar

No quiero que seamos enemigos.

Düşman olmamızı istemiyorum.

Ellos destruyeron a sus enemigos.

Onlar düşmanlarını ezdiler.

Incluso los paranoicos tienen enemigos.

Paranoyakların bile düşmanları vardır.

- Con amigos como ese, ¿quién necesita enemigos?
- Con amigos así, ¿quién necesita enemigos?

Öyle arkadaşlarla, kimin düşmana ihtiyacı var?

- Los sabios aprenden mucho de sus enemigos.
- El sabio aprende mucho de sus enemigos.

Bilge biri düşmanlarından çok şey öğrenir.

Oruga también protegerá de los enemigos

tırtılı da düşmanlardan koruyacak

El rey aplastó a sus enemigos.

Kral düşmanlarını ezdi.

Ellos no son enemigos sino amigos.

Onlar düşman değiller fakat dostlar.

En el sur hay demasiados enemigos.

Güneyde çok fazla düşman var.

Ellos no son enemigos sino aliados.

Onlar düşman değiller, onlar ortaklar.

- Con amigos como esos, no hacen falta enemigos.
- Con amigos así no hacen falta enemigos.

Bu tür arkadaşlarla biri hiç düşmana ihtiyaç duymaz.

Podíamos ver barcos enemigos en el horizonte.

Biz ufuktaki düşman gemilerini görebiliyorduk.

Los dos enemigos estaban frente a frente.

İki düşman yüz yüzeydi.

- Él tiene muchos enemigos en el mundo de la política.
- Él tiene muchos enemigos en la política.

Politik dünyada pek çok düşmanı var.

Entonces no somos los enemigos de tus hijos

Yani çocuklarınızın düşmanı değiliz

- Yo no tengo ningún enemigo.
- No tengo enemigos.

Hiç düşmanım yok.

Las ratas y los gatos son enemigos natos.

Kediler ve fareler doğal düşmanlardır.

Lo protege de los enemigos y parece un ojo.

düşmanlardan korur deyim yerindeyse gözü gibi bakar

Sin embargo, nuestros enemigos desean que no tengamos éxito.

Ancak düşmanlarımız ise muvaffakiyetsiz olmamızı ister.

Twitter está entre los más grandes enemigos del Islam.

Twitter İslâm'ın en büyük düşmanları arasındadır.

No hay libertad para los enemigos de la libertad.

Özgürlük düşmanları için özgürlük yoktur.

Todo para mis amigos; la ley para mis enemigos.

Arkadaşlarım için her şey; düşmanlarım için hukuk.

Perdona a tus enemigos, pero nunca olvides sus nombres.

Düşmanlarını affet ama onların adlarını asla unutma.

Con amigos como Tom no hay necesidad de enemigos.

Tom gibi arkadaşlarla, hiç düşmana ihtiyacınız olmaz.

Perdone siempre a sus enemigos. Nada los irrita más.

Her zaman düşmanlarını affet. Hiçbir şey onları daha fazla rahatsız edemez.

Sé amigo de tus amigos y enemigo de tus enemigos.

Arkadaşlarınızla arkadaş ve düşmanlarınızla düşman olun.

Pero a veces se encuentra inspiración en palabras dichas por enemigos.

Ama bazen düşmanınızın sözlerinde bile ilham bulabilirsiniz.

Los hombres de Himilco se apresuran a abordar los navíos enemigos.

Himilco'nun adamları düşman gemisinin bordasına hücum ediyor.

Se parecen a sus ojos y los protegen de enemigos externos

gözü gibi bakıyorlar ve dışarıdan gelen düşmanlara karşı ise koruyorlar

Las tribus antiguas creían que usar sus cuernos alejaba a los enemigos.

Eski kabileler gergedan boynuzu takmanın düşmanları uzak tuttuğuna inanırdı.

Pero sus enemigos, incluidos los anglosajones y los francos, pertenecían a culturas

Ancak Anglo-Saksonlar ve Franklar dahil düşmanları gururlu savaşçı kültürlere

"Algunos de los tiradores enemigos aparecieron... Me dispararon a quemarropa y fallaron,

Düşmanın avcılarının bazıları geldi ... Bana boş yere ateş ettiler ve beni özlediler,

Así como los últimos informes sobre movimientos enemigos de exploradores, espías y prisioneros.

ayrıca izciler, casuslar ve mahkumlardan gelen düşman hareketleri hakkındaki en son raporlar.

El terrorismo es uno de los enemigos más grandes de la paz mundial.

Terörizm dünya barışının en büyük düşmanlarından biridir.

Poco sabían que la columna de antorchas no eran soldados enemigos, sino miles de

Bu meşaleler sürüsünün düşman askeri olmadığını bilemediler. Bunlar Kartacalı kamp sivilleri...

- Eres mi enemigo.
- Tú eres mi enemigo.
- Eres mi enemiga.
- Tú eres mi enemiga.
- Usted es mi enemigo.
- Usted es mi enemiga.
- Es mi enemigo.
- Es mi enemiga.
- Son mis enemigos.
- Son mis enemigas.
- Ustedes son mis enemigos.
- Ustedes son mis enemigas.
- Sos mi enemigo.
- Sos mi enemiga.
- Vos sos mi enemigo.
- Vos sos mi enemiga.
- Sois mis enemigos.
- Sois mis enemigas.
- Vosotros sois mis enemigos.
- Vosotras sois mis enemigas.

Sen benim düşmanımsın.

Habiendo siendo leal a la facción Aybak,Qutuz ciertamente tenía unos cuantos enemigos y rivales.

Aybak Kabilesine sadık olan Qutuzun az düşmanı vardı

A pesar de ser sorprendidos por los enemigos, la vanguardia romana toma formación de batalla.

Düşmanın şaşırtıcı hamlesine rağmen Roma keşif kolu savaş pozisyonu alıyor hızla.

Antes éramos enemigos, pero hemos enterrado el hacha de guerra y ahora nos llevamos bien.

Biz bir zamanlar düşmandık fakat baltayı gömdük ve şimdi birbirimizle dostane şartlardayız.

Un hombre excelente: él no tiene enemigos, y a ninguno de sus amigos le agrada.

Mükemmel bir adam: düşmanları yok ve arkadaşlarından hiçbiri onu sevmez.

Suchet mantuvo a raya a los enemigos de Francia ... hasta que llegó la noticia de la

dair haberler gelene kadar Fransa'nın düşmanlarını görev bilinciyle uzak tuttu .

Cuando tengas dudas di la verdad. Eso confundirá a tus enemigos y asombrará a tus amigos.

Kuşkunuz varsa doğruyu söyleyin. Bu düşmanlarınızı yıkacak ve arkadaşlarınızı şaşırtacak.

Progreso es una bonita palabra. Pero su fuerza motriz es el cambio, y el cambio tiene sus enemigos.

İlerleme güzel bir kelimedir. Ama onun itici gücü değişikliktir ve değişikliğin kendi düşmanları vardır.

Restos del ejército y sirvió durante la campaña en Alemania en 1813. A estas alturas, los enemigos de Napoleón

kurtarmak için çok çalıştı ve 1813'te Almanya'daki sefer boyunca hizmet etti. Şimdiye kadar, Napolyon'un