Translation of "Encontrarte" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Encontrarte" in a sentence and their turkish translations:

Esperaba encontrarte.

- Seni bulmayı umuyordum.
- Sizi bulmayı umuyordum.

- Esperaba encontrarte en la cama.
- Esperaba encontrarte dormida.

Ben seni yatakta bulmayı umuyorum.

Sabremos dónde encontrarte.

Seni nerede bulacağımızı bileceğiz.

No esperaba encontrarte.

Seninle tanışacağımı ummuyordum.

Esperaba encontrarte ahí.

Orada seninle karşılaşmayı ummuştum.

¿Quieres encontrarte con Tom?

Tom'la tanışmak ister misin?

¿Puedo encontrarte en Facebook?

Seni Facebook'ta bulabilir miyim?

Nunca imaginé encontrarte aquí.

Seninle burada karşılaşmayı hayal bile etmedim.

Ha sido agradable encontrarte aquí.

Burada seninle tanışmak hoştu.

Pensé que podría encontrarte acá.

Seni burada bulabileceğimi düşündüm.

Nunca habría pensado encontrarte aquí.

Seninle burada tanışacağımı asla düşünmezdim.

Estoy sorprendido de encontrarte aquí.

Seni burada bulduğuma şaşırdım.

Es un placer encontrarte en Japón.

Japonya'da tanıştığımız için memnunum.

Espero encontrarte hoy por la tarde.

Bu öğleden sonra sizinle buluşmayı umuyorum.

- ¿Cómo puedo encontrarte?
- ¿Cómo puedo encontrarle?

Seni nasıl bulabilirim?

¡Qué afortunado soy al encontrarte aquí!

Seninle burada karşılaştığım için ne kadar şanslıyım!

- Estoy deseando conocerle.
- Estoy deseando encontrarte.

Seninle tanışmaya can atıyorum.

Creo que deberías encontrarte con Tom en Boston.

- Bence Tom'la Boston'da buluşmalısın.
- Bence Tom'la Boston'da buluşmalısınız.
- Sanırım Boston'da Tom'la buluşmalısın.

Creo que necesitas encontrarte un trabajo de medio tiempo.

Kendine yarı zamanlı bir iş bulman gerektiğini düşünüyorum.

No te olvides de encontrarte conmigo en la estación.

Beni istasyonda karşılamayı unutma.

De repente puedes encontrarte en el medio de la clase

bir anda kendinizi dersin ortasında bulabiliyorsunuz

¡Oye! No esperaba encontrarte aquí. El mundo es pequeño, ¿no es así?

Hey! Seni burada görmeyi beklemiyordum. Dünya küçük, değil mi?

- No esperaba encontrarte en un lugar como éste.
- No esperaba encontrarte en un sitio como este.
- No esperaba encontraros en un sitio como este.
- No esperaba encontrarle en un sitio como este.
- No esperaba encontrarles en un sitio como este.

- Seni bu tarz bir yerde görmeyi ummazdım.
- Seni böyle bir yerde görmeyi beklemiyordum.

- Ha de haberte sorprendido encontrar a tu maestro en tal lugar.
- Debe de haberte sorprendido encontrarte con tu maestro en un lugar como ése.

Öğretmeninle böyle bir yerde karşılaşmış olduğuna şaşırmış olmalısın.