Translation of "Corán" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Corán" in a sentence and their turkish translations:

Leo el Corán.

- Kuran'ı okudum.
- Kuran okudum.

Entiendes el Sagrado Corán, ¿no?

Kur'ân-ı Kerîm'i anlıyorsun, değil mi?

Él sabe recitar el Corán.

- Kuran okumasını biliyor.
- O Kuranı nasıl ezbere okuyacağını biliyor.
- O, Kur'anı nasıl okuyacağını bilir.

- El Corán es un libro muy interesante.
- El Corán es un libro muy intrigante.

Kuran çok ilgi çekici bir kitap.

¿Quién tradujo el Corán al hebreo?

Kuran'ı İbranice'ye kim çevirdi?

Según el Corán, según Karun Torah, Coré

Kuran'a göre Karun Tevrat'a göre Korah

El Corán fue traducido a muchos idiomas.

- Kuran birçok dile çevrilmiştir.
- Kuran birçok dile çevrildi.

El Corán es un libro muy interesante.

Kuran çok ilgi çekici bir kitap.

Nuestra religión no es la fuente del Corán

dinimizi ise kaynak olan Kuran'dan değil

Este es el evento descrito en el Corán

Bu Kuran'da anlatılan olay

El libro sagrado de los musulmanes es el Corán

Müslümanların kutsal kitabı Kur'an-ı Kerim'dir.

No se encuentra tal maldición en el Corán y la Torá.

Kuran'da ve Tevrat'ta böyle bir lanete rastlanmıyor

Ella no sabía que había una traducción del Corán en hebreo.

Kuran'ın İbranice bir çevirisi olduğunu bilmiyordu.

Creo que este chico chino es musulmán. Él está escuchando el Corán.

Bu Çinli adam Müslüman galiba. Kuran dinliyor.

¿Es correcto decir que el Corán es la biblia de los musulmanes?

Müslümanların kutsal kitabı Kur'an'ın dedikleri doğru mu?

Y como el Noble Corán dice: teme a Dios y habla siempre con la verdad.

Kutsal Kuran bize, Allah'a inançlı olmayı ve her zaman doğru konuşmayı emreder.

El Corán no permite la bebida a los musulmanes, pero sus instintos naturales no les permiten ser morales.

Kur'an Müslümanların içki içmesine izin vermez. Onların doğal içgüdüleri ahlaki olmalarına izin vermez.