Translation of "Cazar" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Cazar" in a sentence and their turkish translations:

Le gusta cazar.

O avlamayı seviyor.

E intentar cazar algo.

ve bir şey yakalamaya çalışırım.

Puedo enseñarte a cazar.

Nasıl avlanılacağını sana öğretebilirim.

Su mejor oportunidad de cazar.

Av indirmek için en iyi şansı.

Al cazar serpientes, tarántulas, escorpiones

birkaç yılan, tarantula ve akrep avlayabiliriz

Él fue a cazar ciervos.

O geyik avına gitti.

- Está prohibido cazar en los parques nacionales.
- Está prohibido cazar en parques nacionales.

Avcılık milli parklarda yasaklanmıştır.

Mama gato vino de cazar pájaros.

Anne kedi kuşları avlamak için dışarı çıktı.

En esta área está prohibido cazar.

Avlanmak bu alanda yasaklanmıştır.

Los hombres fueron a cazar leones.

Erkekler aslanları avlamaya gitti.

Está prohibido cazar en parques nacionales.

Milli parklarda avlanmaya izin verilmez.

El rey fue a cazar esta mañana.

Kral bu sabah ava gitti.

Él fue a cazar en el bosque.

O, ormanda avlanmaya gitti.

Este es un buen lugar para cazar.

Burası avlanmak için güzel bir yer.

Tom y Mary fueron a cazar ciervos.

Tom ve Mary geyik avlamaya gittiler.

- Estoy ansioso por ir a cazar con mi padre.
- Estoy deseando irme a cazar con mi padre.

Babamla birlikte ava gitmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.

Y sus cachorros no parecen estar listos para cazar.

Yavruları da pek bir şey avlayacakmış gibi değil.

Pero es difícil cazar en un paisaje tan abierto.

Ama bu kadar açık bir alanda avlanmak zor.

Pero estos monstruos minúsculos se suelen cazar entre sí.

Fakat bu minik canavarlar genelde birbirlerini avlar.

Pocos depredadores son lo bastante acrobáticos para cazar así.

Bu şekilde av indirecek kadar akrobatik az yırtıcı vardır.

El trató de cazar al pájaro pero no pudo.

- Kuşu yakalamaya çalıştı ama başaramadı.
- Kuşu yakalamaya çalıştı ama yakalayamadı.

Suele ser mucho mejor que querer cazar en el bosque.

Ormanda büyük avların peşinde koşmaktan çoğu zaman iyidir.

¿Qué haremos? ¿Cazar con luz ultravioleta? ¿O hacer una trampa?

Ne yapacağız? Ultraviyole ışıkla mı avlanacağız? Yoksa bir tuzak mı yapacağız?

Los llevan a cazar a altas horas de la noche.

Avlanmaları gerek. Gecenin geç saatlerine kadar.

Pero hace días que no comen. La madre debe cazar.

Fakat günlerdir bir şey yemediler. Annenin avlanması gerek.

Y, con los bigotes sensibles, pueden cazar toda la noche.

Hassas bıyıkları sayesinde geceleri de avlanabiliyorlar.

Inicialmente, adoptó el mismo método de cazar cangrejos con las langostas.

İlk başta ıstakoz avlamak için de yengeç yönteminin aynısını kullandı.

La luz de la luna llena ayuda a los guepardos a cazar.

Dolunayın ışığı çitaların avlanmasına yardımcı oluyor.

Con la experiencia de su lado, es su mejor esperanza de cazar.

Tecrübesini konuşturarak bir av indirmesi en büyük ümitleri.

Ellos fueron a cazar la mayoría de los días de la temporada.

Sezonun çoğu günü ava gitti.

La vista de una corúa real se adapta para cazar peces bajo el agua.

Yılanboyun kuşunun görüşü su altında balık avlamaya göredir.

Al explotar la luz artificial, los tiburones pueden cazar hasta bien entrada la noche.

Yapay ışıktan faydalanan köpek balıkları, gece geç saatlere kadar avlanabiliyor.

Puede que hasta usen la luz para cazar. O, tal vez, solo disfrutan del espectáculo.

Hatta bu ışığı avlanmakta da kullanıyor olabilirler. Belki de sadece gösterinin tadını çıkarıyorlardır.

Los jaguares tienen una excelente visión nocturna, así que es el momento ideal para aprender a cazar.

Jaguarların gece görüşü harikadır. Yani gece, avlanmayı öğrenmek için ideal bir zamandır.

Sabe exactamente cómo cazar y cómo ser dominante en ese ambiente. En realidad puede hacer lo que quiera.

Kendi ortamında avlanmayı ve üstün olmayı çok iyi biliyor. Ne isterse yapar kısacası.