Examples of using "Caer" in a sentence and their turkish translations:
Onu ben düşürdüm.
Bir şey düşürdün.
Düşerim diye korkuyorum.
Düşeceksin.
Düşeceksin!
mağduriyete yanaşmamaları
birinin önce düşmesi gerek,
Buz üzerinde düşmek incitir.
Tom topu düşürdü.
Sağanak yağmur olacak.
Bu yanlış ellere düşebilir.
Bardağı düşürdü.
O bardağı düşürme.
Tom el fenerini düşürdü.
ve dominolar düşmeye başladı.
- Gelen gideni aratır.
- Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak gibi.
- Eteri gider, beteri gelir.
Üzgünüm, bıçağımı düşürdüm.
Büyükannem düşmekten korkuyor.
Gerçekten düşeceksin!
Şeytana uymaya teslim olmamalısın.
bunu söylüyor ve sonucuna göğüs geriyorum.
ayaktaysak mutlaka ama mutlaka yere çökmeliyiz
Ölü yaprakların düşüşünü izliyordu.
Kitaplarının yere düşmesine izin verdi.
Tom hastalanabilir.
Onun düşebileceğinden korktum.
Dikkatli ol. Tepsiyi düşürme.
Yapraklar ekimde düşmeye başlar.
O, kupayı düşürdü ve kırdı.
...güneşin sıcağının tadını çıkarma vakti.
ve hızlıca düşen lens hayvanı ürküttü.
O, düştüğünde dizini incitti.
O, düştüğünde sol ayağını yaraladı.
Ağaç her an düşmeye hazırdı.
Düşerek dirseğini incitti.
İlk elmalar zaten düşmeye başladı.
ya da geriye düşmemize sebep olacak gerçek tehditlerin olduğu anlardır.
Yılanın üstüne basmamak için dikkatli olmalıyım.
Yılanın üstüne basmamak için dikkatli olmalıyım.
Sıcaklık düzenli olarak eksi 40 derecelere kadar düşüyor.
Fakat İmparator savaşsız pes etmeyecekti.
Sonbahar geldi ve yapraklar düşmeye başladılar.
Anahtarlarımı düşürdüm.
Sonunda kendi kılıcı üzerine düşerek intihar etti.
Yardımın benim mahvolmamı engelledi.
gövdesini göbeği üzerinde çevirebilmişti.
bir ekmek dilimi atmak istiyorum
Ekmeği atıp kendi deneyebilir.
İpi sıkıca tuttum böylece düşmedim.
Galileo, Pisa Kulesi'nden iki top bıraktı.
Buna aldanmayacağını biliyordum.
O, düştüğünde kendisini incitti.
Ölen yapraklarını döken bir ağaç gibi ol.
Kışın gelmesi ile, dağlar yakında karla kaplı olacaktır.
İnsanlar açlık çekebilir ve hükümetler düşebilir.
Tom çiti boyarken gömleğine boya bulaştırdı.
Yarın kar yağmaya başlayacak, bir hafta boyunca sürecek.
Ne yaparsan yap, yeni telefonunu düşürme.
Kayalar da aşırı kaygan. Buraya düşmek istemem.
Günaha karşı boyun eğmemelisin.
ve böylece zehir, yılanın dişlerinden bu cam kavanoza akar.
Burası gittikçe daralıyor. Yılanın üstüne basmamak için dikkatli olmalıyız.
o zaman bir süre sonra bizim dünyanın sonuna gittiğimizde aşağıya düşmemiz gerekmez mi?
Tom merdivenlerden düşerek boynunu kırdı.
ve böylece zehir, yılanın dişlerinden bu cam kavanoza akar.
eğer'ki buzul kütlenin üzerine çıkıp devam edersek dünyadan aşağıya düşebiliriz
Tom bir tuzağa çekildi.
Yağmur çiselemeye başladığında evi terk etmek üzereydim.
ve böylece zehir, yılanın dişlerinden bu cam kavanoza akar. Tamam.
Çok vaktim yok, bu yüzden bir fast-food restorana uğrayacağım.
Diğer insanlar tarafından nefret edilmekten korktuğunu söylüyorsun fakat bizzat senin de hoşlanmadığın bazı insanlar vardır, değil mi? Rakamsal olarak konuşursak, senin hoşlanmadığın ve senden hoşlanmayan eşit sayıda insan vardır. Birisiyle ilgili nefretinden vazgeçsen, başka biri de senden nefret etmekten vazgeçecektir demiyorum; bu sadece sen birinden nefret edersen, o zaman başka biri de senden nefret eder gerçeğini değiştiremezsin anlamına gelir. Sadece vazgeçip ve o gerçeği kabul edersen hayat çok daha kolay olacaktır.