Translation of "Cabezas" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Cabezas" in a sentence and their turkish translations:

Giramos nuestras cabezas

kafamızı çevirdik

Tenemos diez cabezas de ganado.

On baş sığırımız var.

Tenía doscientas cabezas de ganado.

Onun iki yüz baş sığırı vardı.

Quedarnos atrapados dentro de nuestras cabezas,

Kendi aklımızda sıkışıp kalırız.

Dos cabezas piensan mejor que una.

Bir elin nesi var, iki elin sesi var.

Dos cabezas son mejores que una.

Bir elin nesi var, iki elin sesi var.

Le echaré dos cabezas de ajos.

İki diş sarımsak koyacağım.

¡Eh, mira! ¡Un mono de tres cabezas!

Hey, bak, üç başlı maymun!

Ellos la levantaron por sobre sus cabezas.

Onu kafalarının üstüne kaldırdılar.

Entre los que ha habido choque entre cabezas.

rugbi oyuncuları görüyoruz.

Cuando decimos que nuestras cabezas están completamente confundidas

tam böyle kafamız allak bullak oldu derken

De repente, sobre nuestras cabezas, voló una gaviota.

Bir martı aniden başımızın üzerinden uçtu.

Los signos de interrogación en nuestras cabezas están aumentando

kafamızdaki soru işaretleri iyice artıyor

Hay sobre 500 cabezas de ganado en el rancho.

Çiftlikte yaklaşık 500 büyükbaş hayvan var.

Esto aumenta los signos de interrogación en nuestras cabezas, pero

buda kafamızdaki soru işaretlerini artırıyor ama

Así es como debemos proteger nuestras cabezas con nuestras manos

ellerimizle başımızı bu şekilde korumalıyız

Hay alrededor de 500 cabezas de ganado en ese rancho.

O çiftlikte yaklaşık 500 baş sığır vardır.

La vaca dio a luz a un becerro con dos cabezas.

İnek, çift başlı bir buzağı doğurdu.

Un grupo de cabezas rapadas se reunió cerca de la mezquita.

Bir grup dazlak caminin yakınında toplandı.

Y se exhibieran sus cabezas en la imponente entrada Zuwila del Cairo.

Kahirenin heybetli Zuwila kapısında sallandırılmasını emretti.

¡Si no obtengo mi billetera de vuelta para mañana, van a rodar cabezas!

Yarına kadar cüzdanımı geri almazsam, çok canlar yanacak.

Con los imanes sobre sus cabezas, eran incapaces de encontrar el camino a casa.

Başlarına monte edilmiş mıknatıslarla evlerine giden yolu bulamadılar.

El chofer les dijo a los alumnos que mantengan sus cabezas dentro del autobús.

Otobüs sürücüsü öğrencilere başlarını otobüsün içinde tutmalarını söyledi.

Apuntándo a destruir las cabezas de puente que los otomanos usan para cruzar hacia Valaquia, el ejército

Osmanlıların Eflak'a geçmek için kullandığı köprüleri yok etmeyi amaçlayan Vlad'ın Ordusu,