Translation of "Ganado" in Turkish

0.080 sec.

Examples of using "Ganado" in a sentence and their turkish translations:

- ¡Has ganado!
- Has ganado.
- Tú ganaste.

- Sen kazandın.
- Siz kazandınız.

¡He ganado!

Kazandım!

¡Hemos ganado!

Biz kazandık!

¡Has ganado!

Sen kazandın!

Has ganado.

- Sen kazandın.
- Kazandın.

ganado en España.

İspanya'da kazanılan tek kişi .

Has ganado peso.

Sen kilo aldın.

Yo crío ganado.

Ben sığır yetiştiriyorum.

Ya has ganado.

Zaten kazandın.

Ha ganado peso.

O, kilo aldı.

He ganado peso.

Ben kilo aldım.

El ganado está marcado.

Sığırlar damgalarla işaretlenirler.

He ganado la partida.

Oyunu kazandım.

Ha ganado muchas competiciones.

Çok müsabaka kazandı.

Hemos ganado un partido.

Biz sadece bir oyun kazandık.

Han ganado muchas competiciones.

Onlar birçok yarışmaları kazandı.

Nunca he ganado nada.

Bir şey kazanmadım hiç.

- Te has ganado un buen descanso.
- Se han ganado un buen descanso.

İyi bir dinlenmeyi hak ettin.

Todo su ganado es grasa.

Onların sığırlarının hepsi şişman.

He ganado el primer premio.

Birincilik ödülünü kazandım.

Él ha ganado mucho dinero.

O, çok para kazandı.

Tenemos diez cabezas de ganado.

On baş sığırımız var.

- ¿Quién ganó?
- ¿Quién ha ganado?

Kim kazandı?

Él cría caballos y ganado.

O at ve sığır yetiştiriyor.

Elena ha ganado el premio.

Helen, ödülü kazandı.

- Has engordado.
- Has ganado peso.

Kilo almışsın.

Tenía doscientas cabezas de ganado.

Onun iki yüz baş sığırı vardı.

Ellos robaron caballos y ganado.

Onlar atları ve sığırları çaldı.

Tú has ganado esto, Tom.

Bunu hak ettin, Tom.

- Un centavo ahorrado es un centavo ganado.
- Un peso ahorrado es un peso ganado.

- Damlaya damlaya göl olur.
- Tasarruf edilen bir peni kazanılan bir penidir.

Ovejas, ganado, ciervos. Y nunca salen.

Koyunların, büyükbaşların, geyiklerin. Ve asla çıkamazlar.

El ganado se murió de hambre.

Sığır açlıktan ölüyordu.

Si hubiera trabajado mucho, habría ganado.

Daha çok çalışsaydı başarabilirdi.

Lo siento pero ya he ganado.

Üzgünüm ama zaten kazandım.

El ganado principal son las ovejas.

Başlıca yetiştirilen hayvan koyundur.

¿Qué equipo ha ganado el partido?

Maçı hangi takım kazandı?

Presumía de haber ganado el primer premio.

O, birincilik ödülünü kazanmakla övündü.

Tom no debería haber ganado la carrera.

Tom yarışı kazanmamalıydı.

- He subido de peso.
- He ganado peso.

Kilo aldım.

- Ganamos el concurso.
- Hemos ganado el concurso.

Biz yarışmayı kazandık.

Tom podría haber ganado si hubiera querido.

Tom eğer isteseydi kazanabilirdi.

- ¿Quién ha ganado hoy?
- ¿Quién ganó hoy?

Bugün kim kazandı?

Llovió y el campamento de ganado se terminó,

Yağmur yağdı ve kamp sona erdi,

Él se jactó de haber ganado el premio.

Ödülü aldığı için övündü.

Es verdad que ha ganado el primer premio.

Onun birincilik ödülünü kazandığı doğrudur.

El trabajo de ellos es alimentar al ganado.

Onların işi sığır beslemektir.

No puedes aceptar que haya ganado yo, ¿verdad?

Kazandığımı kabul edemiyorsun, değil mi?

Si no fuera por su error, habríamos ganado.

Eğer onun hatası olmasaydı biz kazanırdık.

¿Has ganado algo de dinero con ese trabajo?

O işten hiç para kazandın mı?

Noruega tiene muchos viejos cobertizos de ganado vacios.

Norveç'in çok sayıda boş sığır ahırları var.

El ejército de Saladino ha ganado una gran victoria.

Selahaddin ordusu büyük bir zafer kazandı.

Esta vez, su serenata le ha ganado una pareja.

Erkeğin serenadı bu defa ona bir eş kazandırdı.

Hay sobre 500 cabezas de ganado en el rancho.

Çiftlikte yaklaşık 500 büyükbaş hayvan var.

Si más personas hubieran votado, habríamos ganado la elección.

Daha fazla kişi oy verseydi biz seçimleri kazanmış olurduk.

Recuerdo cuando, sentado en la corte, supe que habíamos ganado.

Guantanamo mahkemelerinin düştüğünü ve kazandığımızı öğrenmek için

A causa de la hambruna, el ganado murió de hambre.

- Kıtlıktan dolayı sığır açlıktan öldü.
- Sığır açlıktan dolayı öldü.
- Kıtlıktan dolayı sığırlar açlıktan öldü.

Mi padre tiene un rancho y cría ganado y caballos.

Babamın bir çiftliği ve cins sığırları ve atları var.

Hay alrededor de 500 cabezas de ganado en ese rancho.

O çiftlikte yaklaşık 500 baş sığır vardır.

- Este número lleva premio.
- Este número ha ganado un premio.

Bu sayı bir ödül kazandı.

He ganado la lotería y nos vamos a las Bahamas.

Piyangoyu kazandım ve biz Bahamalar'a gidiyoruz.

Los Estados Unidos habían ganado la carrera a la Luna.

- Amerika Birleşik Devletleri, aya yarışı kazandı.
- Amerika Birleşik Devletleri ay yarışını kazandı.

Los alemanes pensaron que habían ganado la guerra y estaban celebrando

Almanlar savaşı kazandıklarını zannedip kutlamalar yapıyordu

Es como si nosotros, y no Brasil, hubiésemos ganado el partido.

Sanki maçı Brezilya değil de biz kazanmış gibiyiz.

- Ha ganado una medalla de oro.
- Ganó una medalla de oro.

O altın bir madalya kazandı.

- No puedo creer que ganáramos.
- No puedo creer que hayamos ganado.

Kazandığımıza inanamıyorum.

Tom debe de estar muy contento tras haber ganado la carrera.

Tom yarışı kazandıktan sonra çok mutlu olmalı.

Sus generales y sus tropas han ganado reclamos eternos sobre mi gratitud".

generallerinin ve birliklerinin minnettarlığım üzerine sonsuza kadar hak iddia ettiğini söyleyin ."

El pueblo Masai bebe una mezcla de leche y sangre de ganado.

Masai insanları, süt ve sığır kanının bir karışımını içerler.

El honor no tiene que ser ganado; sólo se debe no perder.

Onur kazanılmamalı; o sadece kaybedilmemeli.

Mary no le dijo a nadie que ella había ganado la lotería.

Mary piyangoyu kazandığını kimseye söylemedi.

Y hemos ganado más de 20 premios por el trabajo que hemos hecho.

sizinle paylaşmaktan gurur duyuyorum.

Estudios de WWF concluyeron que los eructos del ganado y la producción de

sonucuna vardı . Azot okside gelince,

Y no puedes evitar pensar que si hubieran tenido toda su fuerza, habrían ganado.

Ve tam güçte olsalardı, kazanacaklarını düşünmeden duramazsın.

¿Qué hace un holandés tras haber ganado la Copa del Mundo? Apagar la PlayStation.

Bir Hollandalı, Dünya Kupasını kazandıktan sonra ne yapar? Playstation'ı kapatır.

Tom soñó que había ganado el concurso, pero que su premio había sido robado.

Tom yarışmayı kazandığını hayal etti fakat onun ödülü çalındı.

Reduce la fertilización. Cambiar la alimentación del ganado, además de reducir la ingesta de carne

döllenmeyi azaltır. Et tüketimini azaltmanın yanı sıra hayvancılık beslemesini değiştirmek

Tom cree que si se hubiese esforzado un poco más, podría haber ganado la carrera.

Tom biraz daha çok çabalasaydı, yarışı kazanabileceğini düşünüyor.

ganado, el tratamiento de desechos, las industrias del carbón y del petróleo, por lo que los

sığır geğirme ve yem üretiminin küresel ısınmaya katkıda bulunduğu

- Ha subido de peso, ¿verdad?
- Has cogido peso, ¿verdad?
- Has ganado peso, ¿verdad?
- Has engordado, ¿verdad?

Kilo aldın, değil mi?

Phileas Fogg había ganado la apuesta. ¡Había realizado este viaje alrededor del mundo en ochenta días!

Phileas Fogg bahsi kazanmıştı. Seksen günde devr-i âlem yapmıştı.

Se tomaron una inmensa cantidad de objetos de valor, como así como grandes cantidades de suministros y ganado.

Büyük miktarlarda değerli malzeme, erzak ve sığır elde edildi.

- Fue la primera medalla de oro que ella había ganado.
- Fue la primera medalla de oro que ganó.

Onun kazandığı ilk altın madalyaydı.

- ¡Has ganado!
- ¡Ganó usted!
- ¡Ganaste vos!
- ¡Ganaste tú!
- ¡Ganasteis vosotros!
- ¡Ganaron ustedes!
- ¡Ustedes ganaron!
- ¡Ganaron!
- ¡Vosotros ganasteis!
- ¡Ganasteis!
- ¡Usted ganó!
- ¡Ganó!
- ¡Vos ganaste!
- ¡Tú ganaste!
- ¡Ganaste!

Sen kazandın!