Translation of "Anillo" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Anillo" in a sentence and their turkish translations:

¡Qué hermoso anillo!

Ne güzel bir yüzük!

Llevaba mi anillo.

Yüzüğümü takıyordum.

El anillo está maldito.

Yüzük lanetli.

Terminamos. Devuélveme el anillo.

Aramızda her şey bitti. Yüzüğümü geri ver.

¿Cuánto vale este anillo?

- Bu yüzük ne kadar değer?
- Bu yüzük ne kadar eder?
- Bu yüzük ne eder?

¿Dónde está mi anillo?

Benim yüzüğüm nerede?

No quiero el anillo.

Yüzüğü istemiyorum.

- Ella lleva puesto un valioso anillo.
- Ella lleva puesto un anillo valioso.

O, değerli bir yüzük takıyor.

Tiene una estructura de anillo.

çember yapıya sahip.

Este anillo es demasiado caro.

- Bu yüzük çok pahalı.
- Bu yüzük fazla pahalı.

Ella lleva puesto un valioso anillo.

O, değerli bir yüzük takıyor.

Si muero, quiero conservar este anillo.

Eğer ölürsem, bu yüzüğü saklamak isterim.

¿Dónde está el anillo de Mary?

Mary'nin yüzüğü nerede?

No traje mi anillo de bodas.

Alyansımı yanımda getirmedim.

¿Este anillo es de oro puro?

Bu yüzük saf altın mı yapılmış?

Tenía un anillo en cada dedo.

Her parmağında yüzük vardı.

- Ese anillo de diamantes costaba un ojo de la cara.
- Ese anillo de diamantes costó un ojo de la cara.
- Ese anillo de diamantes costaba un riñón.
- Ese anillo de diamantes costó un riñón.

O elmas yüzük, bir servete mal oldu.

¿Me cambias este reloj por un anillo?

Bu saati bir yüzükle takas eder misin?

Ella parecía contenta con su nuevo anillo.

Yeni yüzüğünden memnun görünüyordu.

Tom se quitó su anillo de bodas.

Tom nikah yüzüğünü çıkardı.

María lleva puesto un anillo de plata.

Mary gümüş yüzük takıyor.

El anillo no aparecía en ninguna parte.

Bu yüzük hiçbir yerde bulunmayacaktı.

¿Ese anillo está hecho de oro auténtico?

O yüzük gerçek altından mı yapılmıştır?

Se puso el anillo en el dedo.

O, yüzüğü parmağına taktı.

Falta un anillo y algo de efectivo.

Bir yüzük ve biraz nakit kayıpi

Tom era casado, pero no usaba anillo.

Tom evlendi fakat bir yüzük takmadı.

Sami siempre llevaba su anillo de bodas.

- Sami nikah yüzüğünü her zaman takıyordu.
- Sami evlilik yüzüğünü her zaman takıyordu.

- Tom no se puede sacar el anillo del dedo.
- Tom no se puede quitar su anillo del dedo.

Tom yüzüğünü parmağından çıkaramıyor.

Su novio le dio un anillo muy grande.

Nişanlısı ona büyük bir yüzük verdi.

- Yo tengo un aro.
- Yo tengo un anillo.

Bir yüzüğüm var.

- ¿Es eso un timbre?
- ¿Es eso un anillo?

O bir yüzük mü?

Mamá le dio un anillo a la niña.

Anne kıza bir yüzük verdi.

Ella estaba ojeando aquel precioso anillo de la chica.

Kızın güzel yüzüğünü izliyordu.

Ella se quitó su anillo y se lo arrojó.

Yüzüğünü çıkardı ve ona fırlattı.

Él puso el anillo en el dedo de Mary.

Yüzüğü Mary'nin parmağına taktı.

¿Por qué no llevas puesto tu anillo de boda?

- Alyansını neden takmıyorsun?
- Alyansınızı neden takmıyorsunuz?

Este anillo de diamante es muy extravagante para mí.

Bu elmas yüzük benim için çok abartılı.

Tom le dio un anillo de compromiso a Mary.

Tom Mary'ye bir nişan yüzüğü verdi.

Si fuera un rico, te compraría un anillo de diamantes.

Zengin bir adam olsaydım sana elmas bir yüzük alırdım.

El anillo de bodas de María es de oro puro.

Mary'nin alyansı saf altından yapılmıştır.

Ella lo convenció que le comprara un anillo de diamantes.

O, onu ona elmas bir yüzük alması için ikna etti.

Él encontró el anillo que había perdido en el viaje.

O, yolculuk sırasında kaybettiği yüzüğü buldu.

Mi anillo de bodas fue hecho por un hábil joyero.

Benim evlilik yüzüğüm yetenekli bir kuyumcu tarafından yapıldı.

Si activa el anillo de notificación, cuando nuestros videos se publiquen

bildirim zilini açarsanız videolarımız yayına açıldığında

Tom puso un anillo de compromiso en el dedo de María.

Tom Mary'nin parmağına bir nişan yüzüğü taktı.

Un anillo de humo flotó desde su cigarro hasta el aire.

Onun purosundan bir duman halkası havaya doğru uçtu.

Ella no quiere que él compre un anillo de compromiso caro.

O onun pahalı bir nişan yüzüğü almasını istemiyor.

Tom no debió haberle dado a Mary un anillo de diamante.

Tom Mary'ye bir elmas yüzük vermemeliydi.

Cuando ella regresó a su habitación, el anillo de diamantes había desaparecido.

O, odasına döndüğünde elmas yüzük gitmişti.

Su anillo se cayó a un río y se hundió hasta el fondo.

Onun yüzüğü nehre düştü ve dibe battı.

Kate siempre presume del gran anillo de diamantes que le dio su prometido.

Kate her zaman nişanlısından aldığı büyük elmas yüzükle hava atar.

- Llamadme si descubrís algo.
- Dadme un anillo si descubrís algo.
- Llámame si averiguas algo.

Bir şey bulursan beni ara.

Tom no le dijo a nadie que había comprado un anillo de diamantes para Mary.

Tom Mary için bir elmas yüzük aldığını hiç kimseye söylemedi.

¿De qué color es el anillo de más a la derecha en la bandera olímpica?

Olimpiyat bayrağının en sağındaki halka ne renk?

Tom compró un anillo compromiso para Mary con el dinero que heredó de su abuelo.

Tom büyükbabasından miras kalan parayla Mary için bir nişan yüzüğü aldı.

Tom no llevaba anillo de boda pero Mary se percató de una marca blanca alrededor de su dedo anular.

Tom bir alyans takmıyordu ama Mary onun yüzük parmağında beyaz bir halka fark etti.