Translation of "Abrir" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Abrir" in a sentence and their turkish translations:

- ¿Puedes abrir esta puerta?
- ¿Puede abrir esta puerta?

Bu kapıyı açabilir misin?

- ¿Puedes abrir la ventana?
- ¿Puede abrir la ventana?

Pencere açabilir misiniz?

- No puedo abrir la puerta.
- No consigo abrir la puerta.
- No logro abrir la puerta.

Kapıyı açamıyorum.

¿Podría abrir la puerta?

Lütfen kapıyı açar mısın?

Intentó abrir la puerta.

O, kapıyı açmaya çalıştı.

¿Puede abrir la ventana?

Pencere açabilir misiniz?

¿Puedo abrir la caja?

Kutuyu açabilir miyim?

¿Puedo abrir la ventana?

Ben pencereyi açabilir miyim?

¿Puedo abrir una lata?

Ben bir kutu açabilir miyim?

¿Debería abrir las ventanas?

Pencereleri açmam gerekiyor mu?

¿Puedo abrir esta caja?

Bu kutuyu açabilir miyim?

¿Puedes abrir la ventana?

Pencereyi açar mısın?

Escuchamos abrir la puerta.

Kapının açıldığını duyduk.

¿Tengo que abrir todo?

Her şeyi açmalı mıyım?

Podéis abrir la ventana.

Pencereyi açabilirsiniz.

Quiero abrir la caja.

Kutuyu açmak istiyorum.

¿Puedes abrir el bolso?

Çantayı açar mısın?

¿Puedo abrir los ojos?

Gözlerimi açabilir miyim?

Podemos abrir las ventanas.

Biz pencereleri açabiliriz.

¿Puedo abrir la puerta?

Kapıyı açabilir miyim?

Puedes abrir la ventana.

Pencereyi açabilirsiniz.

Esperamos abrir en octubre.

Biz Ekim ayında açmayı umuyoruz.

- Me gustaría abrir una cuenta de ahorros.
- Quisiera abrir una cuenta de ahorros.
- Quisiera abrir una cuenta bancaria.

Ben bir tasarruf hesabı açmak istiyorum.

No debes abrir la puerta.

Kapıyı açmamalısın.

Ella logró abrir la caja.

Kutuyu açmayı başardı.

Ve a abrir la puerta.

Gidin ve kapıyı açın.

Perdone, ¿puedo abrir la ventana?

Affedersiniz, pencereyi açabilir miyim?

Tengo que abrir mi tienda.

Mağazamı açmak zorundayım.

Disculpe, ¿podría abrir la ventana?

Bakar mısınız! Pencereyi açabilir miyim?

Tom intentó abrir la puerta.

Tom kapıyı açmaya çalıştı.

¿Se puede abrir esa ventana?

O pencere açılır mı?

No consigo abrir esta cerradura.

Bu kilidi açtıramıyorum.

Yo puedo abrir la ventana.

Pencereyi açabilirim.

¿Tengo que abrir la ventana?

- Pencereyi açmam gerekiyor mu?
- Ben pencereyi açmak zorunda mıyım?

No puedo abrir esta botella.

Bu şişeyi açamıyorum.

Quiero abrir mi propio restaurante.

Kendi restoranımı açmak istiyorum.

El teatro solía abrir temprano.

Tiyatro erken açardı.

Le hice abrir la puerta.

Ona kapıyı açtırdım.

Tengo que abrir la ventana.

Pencereyi açmalıyım.

No puedo abrir el documento.

Belgeyi açamıyorum.

Prepárate para abrir las puertas.

- Kapıları açmaya hazır olun.
- Kapıları açmaya hazır ol.

Ayúdame a abrir esta ventana.

Bu pencereyi açmama yardım et.

- ¿Podrías abrir la ventana del auto?
- ¿Podría usted abrir la ventana del automóvil?

Arabanın camını açabilir misin ?

- Ella no podía abrir la botella.
- Ella no era capaz de abrir la botella.

Şişeyi açamadı.

Solo tratamos de abrir las ideas

Sadece fikirleri açmaya çalışmıştık

¿Podrías abrir la ventana por favor?

Lütfen pencereyi açar mısın?

Voy a abrir una cuenta bancaria.

Banka hesabı açacağım.

Tom debería abrir su propia compañía.

Tom kendi şirketine başlamalıdır.

Él no pudo abrir la caja.

O, kutuyu açamadı.

Él sabe como abrir esta puerta.

Bu kapının nasıl açılacağını bilir.

Veamos si podemos abrir esta puerta.

Bakalım bu kapıyı açabilecek miyiz?

Tom no pudo abrir la puerta.

Tom kapıyı açamadı.

No puedo abrir los ficheros SWF.

Ben SWF dosyalarını açamıyorum.

Tom quiere abrir su propio restaurante.

Tom kendi lokantasını açmak istiyor.

El teatro solía abrir al amanecer.

Tiyatro şafak vakti açardı.

Yo no quiero abrir la ventana.

Ben pencereyi açmak istemiyorum.

¿Sabe usted cómo abrir esta caja?

Bu kutuyu nasıl açacağını biliyor musun?

El teatro solía abrir los domingos.

Tiyatro pazar günleri açardı.

¿No quieres abrir tu propio restaurante?

Kendi restoranını açmak ister misin?

Me obligaron a abrir mi maleta.

Beni bavulu açmaya zorladılar.

Tom quería abrir su propio restaurante.

Tom kendi restoranını açmak istedi.

- Se necesita una llave para abrir la caja.
- Necesitas una llave para abrir la caja.

Kutuyu açmak için bir anahtara ihtiyacın var.

En un abrir y cerrar de ojos,

Göz açıp kapayana kadar,

Si no lo aprueba, no puede abrir

onay vermezse açamıyor zaten

Al abrir la puerta, rompí la cerradura.

Kapıyı açarken kilidi kırdım.

¡Cómo se atreve a abrir mis cartas!

O benim mektuplarımı açmaya nasıl cüret eder!

Él intentó abrir la caja en vano.

O boş yere kutuyu açmaya çalıştı.

No hay manera de abrir esta puerta.

Bu kapıyı açmanın hiçbir yolu yok.

¿Podría alguien abrir la puerta, por favor?

Birisi kapıyı açabilir mi, lütfen?

No puedo abrir esta caja sin romperla.

Onu kırmadan bu kutuyu açamam.

Tom me forzó a abrir la caja.

Tom beni kutuyu açmaya zorladı.

Las puertas del ascensor no querían abrir.

Asansör kapıları açılmadı.

Necesito encontrar algo para abrir esta botella.

Bu şişeyi açmak için bir şey bulmam gerekiyor.

Tom intentó abrir la puerta del coche.

Tom araba kapısını açmaya çalıştı.

¿Alguien puede abrir la puerta, por favor?

Biri lütfen kapıyı açabilir mi?

El teatro solía abrir a esta hora.

Tiyatro genellikle bu saatte açılırdı.

El joven químico decidió abrir una farmacia.

Genç eczacı bir eczane açmaya karar verdi.

¿Puede alguien abrir la puerta, por favor?

Lütfen biri kapıyı açabilir mi?

Es tiempo de abrir el tercer armario.

Üçüncü gardırobu açmanın zamanı geldi.

No tienes derecho a abrir esta caja.

Bu kutuyu açmaya hakkın yok.

El teatro solía abrir solo los lunes.

Tiyatro sadece pazartesi günleri açardı.

No puedo descubrir cómo abrir este maletín.

Bu valizi nasıl açacağımı bilmiyorum.

El teatro solía abrir como por ahora.

Tiyatro yaklaşık olarak bu zamanda açık olurdu.

El teatro suele abrir a esta hora.

Tiyatro genellikle bu zamanda açılır.