Examples of using "¿tanto" in a sentence and their turkish translations:
Ben çok üzgünüm.
pek de yanıma kalmaz.
Çok acıyor.
Daha iyi ya!
bizi bu kadar nasıl etkileyebilir ki?
Çok sinirlenmiştim.
Tabii şu sıralar çok değil.
ama çok ta değil yani
Onu görmeyi çok istiyor musun?
Paris'i çok özlüyorum.
Onu çok severim.
O kadar çok incitmez.
Neden bu kadar uzun sürüyor?
Seni çok kıskanıyorum.
Ben bu kadar değiştim mi?
- Bu kadar çok soru sorma!
- Bu kadar çok soru sormayın!
O kadar fazla uyumadım.
Çok fazla çalışma.
Boston'ı çok özledim.
Birbirinizi bu kadar çok seviyor musunuz?
- Bu kadar içmeyin!
- Çok fazla içme!
Çok yeteneklisin.
Büyük bir potansiyele sahipsin.
Onlardan o kadar nefret ediyor musun?
Sizi çok seviyoruz.
Sizi çok seviyoruz.
Onu o kadar biliyor musunuz?
Bu kadar uzun beklemek istemiyorum.
Neden bu kadar uzun sürüyor?
O kadar çok kilo almadım.
Neden bu kadar çok nefret?
Senin kadar çok çalışıyorum.
Genelde o kadar çok uyumam.
- Ben, sizi bu kadar uzun beklettiğim için üzgünüm.
- Sizi çok uzun beklettiğim için üzgünüm.
- Sizi uzun süre beklettiğim için üzgünüm.
Çok yemek yememiş olsaydın, şimdi bu kadar uykusuz kalmazdın.
Tom o kadar uzun beklemek istemiyor.
Neden benden bu kadar çok nefret ediyorsun?
hem bireysel hem de toplu olarak,
uzak duracağız o kadar
Ben elimden geldiği kadar yardımcı olacağım.
Bu kadar gürültü yapmayın.
Çok yemek anormaldir.
Bana çok fazla verdin.
Çok heyecanlanma!
O kadar soğuk değil.
İstediğin kadar çok ye.
Çok fazla sigara içmemelisin.
Yaşadığım kadar çalışacağım.
Seni o kadar çok özledim ki.
Orada çok gürültülüydü.
Çok fazla uyumam.
Elinden geldiğince sıkı çabala.
Bizim o kadar fazla zamanımız yok.
Bu o kadar büyük bir anlaşma değil.
Bu kadar endişelenme.
- Yapabildiğiniz kadar sıkı çalışın.
- Elinden geldiğince çok çalış.
Bu gerçekten o kadar fazla değil.
O kadar zamanımız yok!
Bana çok şey öğrettin.
Çok hareket etmemeye çalış.
Tom o kadar çok ağlamadı.
Tom çok fazla hatırlamıyor.
Çok fazla yememelisin.
Mümkün olduğu kadar çok okuyun.
Keşke bu kadar çok sigara içmesen.
Seni çok görmek istiyorum.
Seni bu kadar üzen şey ne?
- Onu ne çok öfkelendirdi?
- Onu bu kadar sinirlendiren neydi?
Çok kızmana gerek yok.
Sizi uzun süre beklettiğim için üzgünüm.
O, seni benim sevdiğim kadar çok seviyor.
- Düşündüğün kadar çok paraya sahip değilim.
- Düşündüğün kadar çok param yok.
- O kadar çok yemeyin. Şişmanlarsınız.
- O kadar çok yeme. Şişmanlayacaksın.
- Lütfen çok fazla gürültü yapma.
- Lütfen bu kadar fazla ses yapma!
Neden bu kadar çok öğrenmek zorundayız?
Bu kadar çok sucuk için yeterince ekmek yok.
Onları çok uzun bekletmemelisin.
Bazıları o kadar uzun süredir oradaydı ki
bu pozitif görüntü üzerinde çalışmak yerine,
Hatta, bu hisse o kadar çok alışmıştım ki,
ama arada uçurum var
Seni çok özleyeceğim.
Bu kadar acele etmene gerek yoktu.
Asla tekrar bu kadar geç kalma.
Başım çok ağrıyor.
Niçin öyle sinirlendin?
Elimden geldiğince sana destek olacağım.
Çok fazla yersen hastalanırsın.
O kadar çok para asla görmemiştim.
O kadar çok olacağını düşünmedim.