Examples of using "¡simplemente" in a sentence and their turkish translations:
Sadece onu seviyorum.
içeriden gelen bu huzurun
Sadece onu fırlat.
Biz sadece payımızı istiyoruz.
O sadece korktu.
Bu sadece yeterli değil.
Sadece biraz stres atmaya ihtiyaç duyuyorum.
Sadece konuşmaya devam et.
Bu hiç adil görünmüyor.
Sadece onu seviyorum.
Mutlusun sanıyordum.
Bu umurumda bile değildi.
Sadece tekrar deneyin.
Sadece hatırlamıyor.
sadece daha fazla makyaj yaptım.
Şey, sadece hatırladım.
Hiç adil değil.
Sadece bunu onaramıyor musun?
Ben sadece kaçamaz mıyım?
Bu sadece işe yarayabilir.
Sadece onu yapamam.
Sadece buna alışamıyorum.
Sadece Tom'la konuş.
Sadece ne yapacağımı söyleyin!
Sadece bilmiyorum.
Bu sadece muhtemel görünmüyor.
Henüz bu yetiye sahip değiliz.
İnanılmaz, akıl almaz derecede olasılık dışı.
Bence bu muhteşem bir şey.
Bu duygu bir kutucuğu onaylamakla başlar.
bana her şeyi veren kişi.
üstelik kanunları uyguladılar sadece
Sadece kendini benim yerime koy.
Bunun olmasından nefret ediyorum.
Ben sadece ne diyeceğimi bilmiyorum.
Sadece eve gidebilir miyiz?
Tom sadece beni görmek istemedi.
Onu sadece meraktan yaptı.
Sadece arkadaş olamaz mıyız?
O sadece beklenen kriterlere uymuyor.
Ben sadece Tom'u görmezden geliyorum.
Ben sadece işimi yapıyorum.
Tom sadece Mary'yi vurdu.
O sadece farklı hissediyor.
Onu öylece arkamızda bırakamayız.
Tom sadece bir ukala.
- Tom Tomluğunu yapıyordu işte.
- Tom yine Tomluk yapıyordu.
Bunun üzerinde çalışmalıyız.
baktığınız şeylerde yani.
bilmediğimiz fikrine hâlâ bağlıyım.
ben de öylece yaşayıp gittim.
Sadece erkek olmadığımı biliyordum.
Sadece bilinçli olarak farkında değilsiniz.
Eğer çökerse beni ezip geçecektir.
plastik yüzünden ölüyor.
Onun hatası değil, sadece hayatta kalıyor.
O sadece omuzlarını silkti.
Sadece Tom'un söylediğini görmezden gelin.
Sadece Tom'un ağladığını görmekten nefret ediyorum.
Bunu buzdolabına koyacağım.
Sadece kendini evinde gibi hisset.
Belki Tom sadece gidecek.
Ben sadece Tom'u sevmiyorum.
Ben sadece buna inanmak istemiyorum.
Yardım için arasana.
Ben sadece senin için bir sakıncası olmayacağını sandım.
Sadece Tom'u terk edemem.
Sadece onları özledim.
O sadece yapılması gereken doğru şey gibi görünüyordu.
Sadece bunun gerekli olduğunu düşünmüyorum.
Niye diye sorma, sadece yap.
Sana kızgın değilim. Hayal kırıklığına uğradım sadece.
hem de sağlıklı olduğunuz zaman
Şimdi şunu bir hayal edin:
içinizdeki bu huzuru gün içerisinde
Eğer biz insanlar basitçe bencil, çıkarcı varlıklarsak
Ve anlat bana öylece O gaip aşkını"
bir yanlılık döngüsüne teşvik eder.
Ve sadece farklı bir görüş duymayın,
veya tüm evrene ''Biz buradayız'' diye bağırmak gibi.
hep eleştirildi herkes sadece güldü
Tom sadece Mary'ye dayanamaz.
Neden sadece işini bırakmıyorsun?
Sen sadece kendini bir fantezi ile teselli ediyorsun!
Onlar sadece beyaz olmadıkları için öldürüldü.
Sadece tekrar hayal kırıklığına uğratılmak istemiyorum.
Ben sadece yanlış seçim yapmak istemiyorum.
Şimdilik sadece benimkini kullan.
Gripte böyle olmaz.
biri diğerinden ikikat yukarıda.
Beni eve götürür müsün, lütfen?
Sadece Tom'a yardım etmeyi reddebildim.
Ben kaybetmedim. Sadece kazanamadım.
Yani bu ilk adım işe yaramıyor.
Bu, sözleşmenin basit ihlalidir.