Examples of using "старая" in a sentence and their turkish translations:
Bu gazete eskidir.
O yaşlı.
O yaşlı!
Bu eski bir el yazması.
Eski sistem çalışır.
Şu kitap eski.
O eski bir resim.
Bu eski bir ağrı.
Bu eski bir resim.
Kahverengi şapka eski.
Bu eski bir hikaye.
Ne kadar eski bir kitap!
Çok yaşlı.
Büyükannem çok yaşlıdır.
- O senin için çok yaşlı.
- O sizin için çok yaşlı.
Sen yaşlısın.
Eski ekonomik model tabii ki doğru;
Büyük bir yılan, baksanıza.
Nazar çok eski bir inançtır
Eski bir arabam var.
Bu kitap gerçekten eski.
O yaşlı ve deli.
O yaşlı ve deneyimli.
Yaşlı kadın bir doktordur.
Araba eski ama iyi.
Ben yaşlıyım.
O eski bir İrlanda geleneği.
O yaşlı.
O çok eski bir kitap.
O kahverengi şapka eski.
O benim eski bir tanıdığım.
Bu antika bir eski köy.
O kitap çok eski.
Öğrencinin arabası eskidir.
Yaşlı köpek havladı.
O eski mobilyaya kimin ihtiyacı var?
O senin için çok yaşlı.
Tom için çok yaşlıyım.
Eski demir boru pas doluydu.
Bence Tom için çok yaşlısın.
Çok eski bir pulum var.
Ben yaşlıyım.
Dolma kalemim eski. Yeni bir tane istiyorum.
O eski bir şaka.
Ben zaten yaşlıyım.
Ben yaşlı bir kadınım.
Çünkü benim eski merdivenim kırık.
- Ben eski bir dostum.
- Ben eski bir arkadaşım.
Bu eski.
Bu eski.
Yaşlı değilim.
Bu aynı eski sorun.
Eski sistem çalışır.
Bu eski bir kitap.
Bu kitap eski.
Araba eski ama iyi durumda.
Benim eski işim son derece sıkıcıydı.
O benim için çok yaşlı.
Yaşlı değilsin
Çok yaşlısın.
O yaşlı, çirkin ve şişman.
Böyle eski bir arabayı niçin istiyorsun?
Bahçede yaşlı bir kiraz ağacı var.
Güneydeki ormanlık alanın derinlerinde saklı eski bir yol var.
Türklük çok eskidir dediğim gibi
Eski kilise şehrin kuzey kısmında yerleşik.
Eski arabayı yenisinden daha çok beğeniyorum.
O benim kız kardeşim kadar yaşlı değildir.
O çok eski bir söz.
O yaşlı kadın kimdir?
Büyükannem bu kasabada en yaşlıdır.
Sen yaşlı bir kadın gibisin.
Çok yaşlısın.
Benim ayakkabılarım eski, ama onunkiler yeni.
O köpek gerçekten yaşlı!
Karının bu kadar yaşlı olduğunu düşünmemiştim.
O çok eski bir şarkı.
At yaşlı ama sağlıklı.
O kadar da yaşlı değilsin.
Ben senin için çok yaşlıyım.
Bir zamanlar küçük bir adada yaşlı bir kadın yaşıyordu.
Bu çok eski.
Bu çok eski.
Tom'a onun eski arabasını istemediğimi söyle.
Tom'un eski arabası sonunda bozuldu.
Yaşlandığını dikkate almamız gerekir.
Bu eski arabanın tepenin zirvesine gideceğini sanmıyorum.
Ben onun için çok yaşlıyım.
O onun için çok yaşlı.
Ben Tom'un eski pijamasını giyiyorum.
O yeni bir araba satın aldı. O eski arabasına on yıldan daha fazla bir süredir sahipti.
Bu perişan eski kilise ülkemizdeki en eski yapıdır.
Benim için çok yaşlısın.