Examples of using "молчание " in a sentence and their turkish translations:
Sessizliği boz.
Sessizlik.
Sükut altındır.
Söz gümüşse, sukut altındır.
- Kısa bir sessizlik vardı.
- Kısa bir sessizlik oldu.
Onun sessizliği beni şaşırttı.
Tom sessiz kaldı.
Tom sessizliği bozdu.
Sessizlik dayanılmazdı.
Herkes sessiz kaldı.
Sessizlik rıza verir.
- Sükût ikrardan gelir.
- Sessizlik rızayı işaret eder.
Susmak da bir cevaptır.
- Sessiz kalma hakkına sahipsin.
- Sessiz kalma hakkına sahipsiniz.
Benim sessizliğimi satın almaya çalışıyor musun?
- Konuşma gümüştür ama susma altındır.
- Söz gümüşse sükût altındır.
Sessizliği beni şaşırttı.
Sessiz kalma hakkına sahipsiniz.
Yıllar sonra suskunluğunu bozdu.
41 milyon vatandaşın susmasıyla son buldu.
Sessiz kalmasına izin verilmedi.
Sessiz olmana ihtiyacım var.
Konuşma sırasında sessizlik hüküm sürdü.
Tom ve Mary sessiz kaldılar.
Tom, Mary'nin sessizliğine inanmaya çalıştı.
Ben sessiz kaldım.
O göründüğünde garip bir sessizlik vardı.
Sessizlik bir çığlık ile bozuldu.
- Onun sessizliğini razı oluş kabul ettim.
- Sessizliğini razı olmasına yordum.
O, sessizliği bozdu.
Uğursuz bir sessizlik vardı.
Sessiz olmana ihtiyacım var.
Ses çıkarmamasından reddettiği anlamını çıkardım.
Sessizliğimden, razı olduğum anlamını çıkarmış.
Senin sessizliğin bile bir duanın parçası olabilir.
Tom bana söylememem için 300 dolar ödedi.
Genç kız sessiz kaldı.
Sükut altındır ama bir yabancı dil öğrenmeye çalışırken değil.
Başka bir talimata kadar sessiz kalacaksın.
Tom Mary'nin sessiz olması için elle işaret etti.
Sessizlik yanlış anlaşılabilir, ama asla yanlış aktarılamaz.
Tom sessizdi.
O tüm gün sessiz kaldı.
Endişe verici bir sessizlik vardı.
Onun sessizliği ne ifade ediyor?
Sabır, kalbin yandığı halde dilinin sessiz kalmak zorunda olmasıdır.