Examples of using "дотянуться" in a sentence and their turkish translations:
Üst raftaki şeye ulaşabilir misin?
- Tavana erişemiyorum.
- Tavana yetişemiyorum.
O diliyle burnuna dokunabilir.
Raftaki kitaba yetişemiyor musun?
Tom üst raftaki kitaba ulaşamaz.
- Bu domates konservesine ulaşamıyorum.
- O domates konservesine erişemiyorum.
Dış dünyayla olan tek bağ çok yüksekte olan küçük bir pencere.
Beni yukarıya itersen dala ulaşabileceğimi düşünüyorum.
Tom üst rafa ulaşamadı.
Şu anda sırtımın ortası kaşınıyor ve ben oraya ulaşamıyorum. Arrgghh!