Examples of using "Высокое" in a sentence and their turkish translations:
Tehlike! Yüksek voltaj.
- Bu ağaç uzun.
- Bu ağaç uzundur.
Yangın yüksek binayı tahrip etti.
Serin mağarada mı, yüksek ağaçta mı?
ve sizin direnciniz yüksekse
Bir maymun yüksek bir ağaca tırmanıyor.
- Şu yüksek binaya bakın.
- Şu yüksek binaya bak.
Bu çok uzun bina nedir?
- Kan basıncım oldukça yüksek.
- Tansiyonum oldukça yüksek.
Bir yıldırım uzun boylu ağacı vurdu.
Bu ne kadar uzun bir ağaç!
Yüksek tansiyonum var.
yarasaların da direnci yüksek
Evimin önünde uzun bir ağaç vardı.
Tom yüksek ağaca tırmanmaya çalıştı.
Japonya'da en yüksek bina hangisidir?
Evimin önünde uzun bir ağaç var.
Almanya'nın en yüksek binası hangisidir?
Boston'da en yüksek bina nedir?
Tedarikçi, tedarik ettiği malın yüksek kalitede olmasını garanti altına alır.
Bu bira yüksek oranda alkol içerir.
Bu ağaç yaklaşık şu ağaç kadar uzundur.
Bu şimdiye kadar gördüğüm en yüksek bina.
Yüksek bina onların evini güneş ışığından yoksun bıraktı.
Tom tansiyonunun çok yüksek olduğunu söylüyor.
- Kan basıncın yüksek mi?
- Tansiyonun yüksek mi?
Bu çok uzun bir ağaç.
Tom'un yüksek tansiyonu var.
Ama bu denli yüksek bir ağaca tırmanmayı denemek çok tehlikeli olabilir.
Bu çok yüksek.
Bu şimdiye kadar gördüğüm en uzun ağaç.
Bu ağaç, bu ormandaki en uzun ve en yaşlı olanıdır.
Bu çok yüksek.
Bu şehirde en yüksek yapıdır.
O, Japonya'daki en yüksek bina.
Onların malları en yüksek kalitedir.
Son derece yüksekti.