Translation of "Seres" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Seres" in a sentence and their turkish translations:

Ver seres humanos

İnsanoğlunu; bizler ve onlar,

Somos seres humanos.

Biz insanız.

... cheio de seres bizarros...

Öyle bir dünya ki, tuhaf yaratıklar...

- Somos humanos.
- Nós somos seres humanos.
- Nós somos humanos.
- Somos seres humanos.

- Biz insanlarız.
- Biz insanız.

Os seres humanos são preguiçosos.

İnsanlar tembel.

Os humanos são seres conscientes.

İnsanlar bilinçli varlıklardır.

Que encontramos alguns seres noturnos bizarros.

...gerçekten de çok tuhaf gece yaratıklarının yaşam alanı.

Um conjunto notável de seres minúsculos.

Minik yaratıklardan oluşan göz alıcı bir yelpaze.

Enquanto não estragamos os seres humanos

Yeter ki biz insanoğlu bozmayalım

Os seres humanos têm duas pernas.

İnsanların iki bacağı vardır.

Biliões de seres por todo o planeta.

Tüm gezegen çapında trilyonlarca yaratık yapar bunu.

Há aqui seres que associamos ao dia.

Burada, gündüzle özdeşleştirdiğimiz yaratıklar var.

Mas não há dúvida em seres humanos.

ama insanda da şüphe oluşmuyor değil yani

Nós espalhamos esse vírus como seres humanos

Bu virüsü bizler insanlar olarak yaymamız

Estamos, seres humanos, sós neste universo infinito?

Biz insanlar bu sonsuz evrende yalnız mıyız?

Os seres humanos são originários da África.

İnsanlar Afrika kökenlidirler.

Devemos usar engenharia genética em seres humanos?

Genetik mühendisliğini insanlar üzerinde kullanmalı mıyız?

Um desses seres sortudos era o Hans.

Bu şanslı varlıklardan biri Hans'tı.

Talvez seja melhor recordar que somos seres humanos

Belki insan olduğumuzu hatırlamakta bir sakınca yoktur,

Tentáculos urticantes que apanham seres minúsculos enquanto flutuam.

Yanlarından süzülen ufak yaratıkları yakalamaya yarayan, sokucu dokunaçlar.

A hidratação é vital para todos os seres vivos.

Su, tüm canlılar için hayatidir.

Muitos dos seres desta área estão ativos à noite.

Buradaki yaşam çoğunlukla geceleri hareketleniyor.

... uma nova tecnologia... ... permite-nos revelar seres raramente vistos...

...yeni teknolojiler... ...nadiren görülen yaratıkları ve gizli dramları...

Por isso torna esse vírus transmissível aos seres humanos

bu durumda bu virüsü insanlara bulaşabilir hale getiriyor

- Esforce-se para ser feliz.
- Luta por seres feliz.

Mutlu olmaya çalış.

Estamos lutando uma guerra com seres de outro mundo.

Biz başka bir dünyadan gelen yaratıklarla mücadele ediyoruz.

Os humanos como seres biológicos pertencem ao mundo animal.

Biyolojik bir varlık olarak insan hayvan dünyasına aittir.

O que me surpreendeu foi que encontrei seres humanos feridos.

Beni gerçekten şaşırtan şey ise bulmayı umduğum ve aradığım

Estes seres são bioluminescentes graças a células especiais chamadas fotóforos.

Ateş böceği mürekkep balığı, fotofor adı verilen özel hücreleriyle kendi ışığını üretir.

As línguas mudam, tal qual o fazem os seres humanos.

İnsanoğlu değiştikçe dil de değişir.

A nossa compreensão de alguns dos seres mais emblemáticos da Terra

Dünya'nın en ikonik bazı yaratıkları hakkında bildiklerimiz

É nesta altura que muitos seres pequenos se sentem mais seguros.

Pek çok ufak yaratık en güvenli buldukları bu zamanda ortaya çıkar.

Está na hora de os seres noturnos se colocarem em segurança.

Gececi yaratıkların güvenli yuvalarına dönme vakti.

Bem, quase todos os seres vivos podem transmitir e produzir vírus,

peki neredeyse bütün canlılar virüs taşıyabiliyor, üretebiliyor iken

Por causa do dano que nós seres humanos temos à natureza

biz insanoğlunun doğaya verdiği zarar yüzünden

A única criatura que perturba a ecologia entre os seres vivos

canlılar arasında ekolojiyi bozan tek canlı ise

Os seres humanos se diferem de animais em pensar em falar.

İnsanoğlunun hayvanlardan farkı düşünebiliyor ve konuşabiliyor olmasıdır.

Os seres humanos não são os únicos animais que usam ferramentas.

İnsanlar alet kullanan tek hayvanlar değil.

Se existissem seres vivos noutros planetas, qual seria a aparência deles?

Eğer diğer gezegenlerde varlıklar olsaydı, neye benzerlerdi?

Que, por sua vez, ditam acontecimentos na vida de muitos seres marinhos.

Bu durum da pek çok deniz canlısının hayatındaki kilit olayları belirler.

E a principal fonte de alimento para inúmeros seres marinhos. Desde alevins...

Aynı zamanda, sayısız deniz canlısının ana yemek kaynağıdır. En ufak balıktan...

Sabemos agora que se devem a milhares de milhões de seres unicelulares.

Ama artık biliyoruz ki bu, milyarlarca tek hücreli canlının eseri.

As orcas são um dos seres mais inteligentes e sociais do oceano.

Katil balinalar, okyanuslardaki en zeki ve sosyal yaratıklar arasındadır.

Você acha que os seres humanos um dia vão colonizar a lua?

Sence insanlık bir gün Ay'ı sömürgeleştirecek mi?

Os seres humanos se diferem dos outros animais em falar e rir.

İnsanoğlu, konuşabilmeleri ve gülebilmeleri bakımından hayvanlardan farklıdır.

Os seres humanos parecem ter dificuldade em abandonar os seus velhos hábitos.

İnsanlar eski alışkanlıklarından vazgeçmeyi zor buluyorlar.

O problema, quando se é caranguejo, é seres caçado por um animal líquido.

Yengecin en büyük sorunu, peşindeki avcının sıvı bir hayvan olması.

E esse é um egoísmo saudável que todos os seres vivos na natureza partilham.

Bu, doğanın tüm canlıları donattığı sağlıklı bir bencillik.

A nossa compreensão de alguns dos seres mais emblemáticos já está a ser redefinida.

En ikonik bazı yaratıklar hakkında bildiklerimiz şimdiden baştan tanımlanıyor.

Quando a temperatura diminui, as nossas cidades são visitadas por seres ainda mais estranhos.

Hava soğudukça... ...şehirlerimizi ziyaret eden yaratıklar iyice tuhaflaşır.

Ao longo de milhões de anos, a Lua e as marés moldaram a vida de seres marinhos.

Ay ile gelgitler milyonlarca yıl boyunca deniz canlılarının hayatlarını şekillendirmiştir.

Câmaras de ponta estão a mudar o nosso entendimento sobre alguns dos seres mais emblemáticos da Terra...

Son teknoloji kameralar, Dünya'nın en ikonik bazı hayvanları hakkında bildiklerimizi değiştiriyor.

Somos todos seres humanos, então em minha opinião a cultura de cada país é 90% a mesma.

Hepimiz insanız, bu yüzden bence her ülkenin kültürü %90 aynıdır.

E todos os seres da Terra têm de encontrar uma forma de sobreviver à noite. DO ANOITECER AO AMANHECER

Dünya'daki her yaratığın geceden sağ çıkmanın bir yolunu bulması gerekir. GÜN BATIMINDAN ŞAFAĞA

No futuro, os seres humanos disporão de naves espaciais para viajar pela galáxia a uma velocidade superior à da luz.

Gelecekte, insanlar ışıktan daha hızlı hızlarda galaksi etrafında seyahat etmek için uzay gemileri kullanacaktır.

Os seres humanos não estão no topo da cadeia alimentar. Afinal, os leões comem pessoas, mas as pessoas não comem leões.

İnsanlar besin zincirinin üstünde değiller. Sonuçta, aslanlar insanları yiyor, ama insanlar aslanları yemiyor.

Se aguares uma flor, isso será bastante para que ela sobreviva. Se falares amorosamente com ela, ela florescerá, devolvendo-te o carinho. O mesmo acontece com os seres humanos.

Çiçeğe su verirsen, sadece yaşamasını sağlarsın. Çiçeğe sevgi dolu yaklaşırsan, açan her çiçeği ile fazlalıkla mutluluğu geri verir. Insanlarda böyle.

Todos os seres humanos nascem livres e iguais em dignidade e direitos. Eles são dotados de razão e consciência e devem agir com os outros com um espírito de fraternidade.

Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.

- Faça-se de morto, para não ser assassinado!
- Faça-se de morta, para não ser assassinada!
- Finge-te de morto, para não seres assassinado!
- Finge-te de morta, para não seres assassinada!
- Finjam que estão mortos, para que não sejam assassinados!
- Finjam que estão mortas, para que não sejam assassinadas!
- Fingi-vos de mortos, para não serdes assassinados!
- Fazei-vos de mortas, para não serdes assassinadas!

Ölü rolü yap böylece öldürülmezsin!

- Como pedir para os humanos respeitarem a natureza, o planeta e os animais se o respeito entre eles não existe?
- Como pedir aos seres humanos que respeitem a natureza, o planeta e os animais, se entre eles mesmos não existe respeito algum?

Aralarında saygı yoksa insanlardan doğaya, gezegene ve hayvanlara saygı duymalarını nasıl isteyebiliriz?

- Todos os seres humanos nascem livres e iguais em dignidade e direitos. Eles são dotados de razão e consciência e devem agir com os outros com um espírito de fraternidade.
- Todos os homens são livres de nascimento e iguais em dignidade e direitos. Possuem razão e consciência e devem dirigir-se uns aos outros com espírito fraterno.

- Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.
- Tüm insanlar özgür, değer ve hak bakımından eşit olarak doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler. Birbirlerine karşı kardeşlik düşünceleriyle davranmalıdırlar.
- Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.