Translation of "Física" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Física" in a sentence and their turkish translations:

A Física é a ciência física básica.

Fizik esas doğa bilimidir.

Ele entende física.

O, fizikten anlar.

- Tirei B em física.
- Fiquei com B em física.

Fizikten B aldım.

- Eu ensino matemática e física.
- Eu leciono matemática e física.

Ben matematik ve fizik öğretirim.

- Bem-vindo ao mundo da física.
- Bem-vinda ao mundo da física.

Fizik dünyasına hoş geldiniz.

Física para mim é grego.

Fiziğe Fransız kaldım.

Ele é perito em física.

O, fizikte bir otoritedir.

Ele é bom em física.

O, fizikte iyidir.

Tenho problemas com a física.

Ben fizikle sorunum var.

- Eu não estou, absolutamente, interessado em física.
- Não tenho o mínimo interesse por física.

Fizikle hiç ilgilenmiyorum.

Física é o meu assunto favorito.

Fizik benim en sevdiğim konudur.

A supercondutividade é uma propriedade física.

- Üstüniletkenlik fiziksel bir özelliktir.
- Süperiletkenlik fiziksel bir özelliktir.
- Aşırıiletkenlik fiziksel bir özelliktir.

É um conceituado professor de Física.

Saygın bir fizik profesörüdür.

Ela tem pouco conhecimento em física.

Onun biraz fizik bilgisi var.

A física é meu ponto fraco.

Fizik benim zayıf dersim.

De acordo com muitos teóricos da física

Bir çok fizik kuramcısına göre

Física é mais difícil do que matemática.

Fizik, matematikten daha zordur.

Eu não tenho muito conhecimento em física.

Fizik hakkında çok bilgim yok.

Dois professores iranianos de física foram assassinados.

İranlı iki fizik profesörü suikaste uğradı.

O exame cobrou Matemática, Física e Química.

Sınav matematik, fizik ve kimyayı içeriyordu.

Angela Merkel tem um PhD em Física.

- Angela Merkel'in fizikte doktorası var.
- Angela Merkel'in Fizikte doktorası var.

A física é um ramo da ciência.

Fizik bir bilim dalıdır.

Ele tinha um livro sobre física publicado.

Fizikle ilgili bir kitap bastırdı.

Não tenho estudado muito física este semestre.

Bütün dönem çok fizik çalışmadım.

Decidiu especializar-se em física na faculdade.

O, üniversitede fizik alanında uzmanlaşmaya karar verdi.

- Eu me machuquei durante a aula de Educação Física.
- Eu me machuquei durante uma aula de educação física.

- Beden dersinde sakatlandım.
- Beden eğitimi dersinde sakatlandım.

A matemática é como a lógica da física.

- Matematik, fiziğin mantığı gibidir.
- Matematik fiziğin mantığı gibidir.

A física não é fácil de se aprender.

Fizik öğrenmek kolay değildir.

Eu simpatizo com química assim como com física.

Hem fiziğe hem kimyaya eğilimim var.

Os cientistas lidam principalmente com temas de física.

Bilim adamları temel olarak fiziksel konularla uğraşırlar.

O Tom ganhou o prêmio Nobel de física.

Tom, fizikte Nobel Ödülü'nü kazandı

Tom está física e mentalmente ainda muito ativo.

Tom fiziken ve zihnen hâlâ çok dinç.

Ela dedicou toda sua vida ao estudo da física.

Tüm yaşamını fizik çalışmalarına adadı.

Eu me machuquei durante a aula de Educação Física.

- Beden dersinde sakatlandım.
- Beden eğitimi dersinde sakatlandım.

Eu gosto de física, e de matemática mais ainda.

Ben fiziği seviyorum ve matematiği daha da çok seviyorum.

Eu não estou nem um pouco interessado em física.

Ben fizikle zerre kadar ilgilenmiyorum.

A saúde mental é tão importante quanto a saúde física.

Ruh sağlığı, vücut sağlığı kadar önemlidir.

De qual você gosta mais: de física ou de química?

Hangisini daha çok seversin, fizik mi yoksa kimya mı?

Ele é professor de física, mas também pode ensinar matemática.

O fizik öğretmeni ama matematik de öğretebilir.

A física quântica revela, assim, uma unidade básica do universo.

Kuantum fiziği böylece evrenin temel bir birliğini ortaya koyar.

O senhor Yamada é professor de física ou de química?

Mr Yamada Fizik öğretmeni mi yoksa kimya öğretmeni mi?

- Meu professor de física não se importa se eu faltar às aulas.
- Meu professor de física não liga se eu faltar às aulas.

Derslere gitmezsem fizik öğretmenim umursamaz.

- Física quântica é muito difícil para um mero mortal entender.
- A física quântica é muito difícil para o entendimento de um reles mortal.

Sıradan bir beşerin kuantum fiziğini idrak etmesi oldukça güçtür.

Não há necessidade de ir à física para investigar esse problema

bu konuyu araştırmak için ta fizana kadar gitmeye gerek yok

O exército rejeitou o Tom por causa de uma deficiência física.

Ordu bir fiziksel engel nedeniyle Tom'u kabul etmedi.

A bomba atômica é o fruto da física do século XX.

Atom bombası yirminci yüzyıl fiziğinin ürünüdür.

Como de costume, o professor de física atrasou-se para a aula.

Her zamanki gibi, fizik öğretmeni, sınıfa geç kalmıştı.

Marie e seu marido receberam o Prêmio Nobel de Física em 1903.

Mary ve kocası 1903 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü aldılar.

Ou Poyraz Ölmez, que disse que iria aprender física do ensino médio 1

ya da gidip lise 1 fizik okusun öğrenir demiş Poyraz Ölmez

Ninguém precisa ser doutor em física quântica para ser contra a guerra nuclear.

Nükleer savaşa karşı olmak için kuantum fiziğinde bir doktoraya ihtiyacın yok.

Física teórica era brincadeira de criança para Einstein, mas ele não podia descobrir o seu imposto de renda.

Teorik fizik, Einstein için çocuk oyuncağıydı, ancak gelir vergisini bulamadı.