Translation of "Evitar" in Turkish

0.051 sec.

Examples of using "Evitar" in a sentence and their turkish translations:

Eu preferirei evitar.

Ondan kaçınmayı tercih ederim.

Não consigo evitar.

Elimde değil.

Devemos evitar alarmismo.

Korku tellallığından kaçınmalıyız.

Não deu para evitar.

Kaçınılmazdı.

Para evitar assaduras. Muito bem.

verilen isimdir. Tamam.

Não posso evitar o choro.

- Ağlamadan duramıyorum.
- Ağlamamak elimde değil.

Não consigo evitar rir dele.

Ona gülmemek elimde değil.

Eu tentei evitar um conflito.

Ben çatışmadan kaçınmaya çalıştım.

Eu não pude evitar bocejar.

Kendimi esnemekten alamadım.

Estou tentando evitar quaisquer discussões.

Herhangi bir tartışmadan kaçınmaya çalışıyorum.

Eu costumo evitar este assunto.

Genelde bu konudan kaçınırım.

- Tentei evitar olhar para os olhos dela.
- Eu tentei evitar olhar para os olhos dela.
- Tentei evitar olhá-la nos olhos.

Onun gözlerine bakmaktan kaçınmaya çalıştım.

Ela não conseguiu evitar de chorar.

Elinde olmadan gözyaşlarına boğuldu.

Nem sempre se pode evitar problema.

Sorunları her zaman önleyemezsin.

Tom gosta de evitar grandes multidões.

Tom büyük kalabalıklardan kaçınmayı seviyor.

Tom tenta evitar viajar de avião.

Tom hava yoluyla seyahat etmekten kaçınmaya çalışır.

Tom está tentando evitar bebidas açucaradas.

Tom şekerli içeceklerden kaçınmaya çalışıyor.

Não posso evitar sentir por Tom.

- Tom için üzülmekten kendimi alamıyorum.
- Tom'a üzülmemek elimde değil.

O Tom tentou evitar fazer isso.

Tom bunu yapmaktan kaçınmaya çalıştı.

- Como podemos evitar que isso aconteça novamente?
- Como podemos evitar que isso volte a acontecer?

Bunun tekrar olmasını nasıl önleyebiliriz?

Como eu posso evitar que isto aconteça?

Bunun olmasını nasıl engelleyebilirim?

Eu não pude evitar rir do plano.

Plana gülmekten kendimi alamadım.

Sei que isso não se pode evitar.

Çaresi olmadığını biliyorum.

Fiz o que pude para evitar isso.

Bunu önlemek için elimden geleni yaptım.

Diplomacia habilidosa ajuda a evitar a guerra.

Becerikçi diplomasi, savaşı önlemeye yardımcı olur.

Tom está tentando evitar discutir com Mary.

Tom Mary ile tartışmaktan kaçınmaya çalışıyor.

- Você tem que evitar cometer esse tipo de erro.
- Você tem de evitar cometer esse tipo de erro.

Bu tür hataları yapmaktan kaçınmalısın.

E dominar a arte de evitar o trânsito.

Trafikten kaçma sanatında da ustalaşmalılar.

A polícia queria evitar um derramamento de sangue.

Polis kan dökülmesini önlemek istedi.

É melhor evitar discussão sobre religião e política.

Din ve siyasetle ilgili tartışmadan kaçınsan iyi olur.

Num primeiro encontro é melhor evitar assuntos delicados.

İlk randevuda, hassas konulardan uzak durmak en iyisidir.

Fechei a porta para evitar que nos ouvissem.

Onlar bizi duyamasınlar diye kapıyı kapattım.

O Tom ainda está tentando evitar a Mary.

Tom hâlâ Mary'den kaçınmaya çalışıyor.

As pessoas usam máscaras para evitar contrair uma doença.

İnsanlar bir hastalığa yakalanmayı önlemek için maske takar.

O Tom tentou evitar de olhar para a Mary

Tom Mary'ye bakmaktan kaçınmaya çalıştı.

Procura evitar o manuseio incorreto de datas e dados importantes

önemli tarihleri ve veriler yanlış aktarmamak için bakıyor

Evitar um problema não vai te ajudar a resolvê-lo.

Bir sorundan kaçınmak, senin onu çözmene yardımcı olmayacaktır.

Fazer exercício é a melhor maneira de evitar o estresse.

Egzersiz stresten kurtulmak için en iyi yoldur.

É uma decisão importante, que pode ajudar a evitar a hipotermia.

Bu, hipotermiden kaçınmamı sağlayacak önemli bir karar.

Mary fingiu que estava doente para evitar de ir à escola.

Mary okula gitmekten kaçınmak için hasta gibi davrandı.

Aqui está uma lista de coisas que você deve evitar comer.

Burada yemekten imtina etmen iktiza eden şeylerin listesi vardır.

Se você quer evitar o colesterol, coma carne magra sem gordura.

Eğer kolesterolü önlemek istiyorsanız yanında yağ olmadan yağsız et yiyin.

Você deve ser mais cuidadoso para evitar cometer um erro grosseiro.

Büyük bir hata yapmaktan kaçınmak için daha dikkatli olmalısın.

O Tom não conseguia evitar de se preocupar com a Mary.

Tom Mary hakkında endişelenmekten kendini alamadı.

... as que vivem em áreas urbanas tornam-se noturnas para evitar humanos.

...şehir bölgelerinde yaşayanlar insanlardan kaçınmak için gececi olur.

Quando estiver muito quente, você deve tomar muita água para evitar desidratação.

- Hava çok sıcak olduğunda dehidratasyonu önlemek için çok su içmen gerekir.
- Hava çok sıcak olduğu zaman sıvı kaybını önlemek için çok su içmen gerekir.

Tom fez o seu melhor para evitar fazer contato visual com Mary.

Tom Mary ile göz temasından kaçınmak için elinden geleni yaptı.

Mas a verdade é que fazemos isto para evitar tornarmo-nos no morto.

Ama gerçek şu ki bunu yapmanızın sebebi, ölü bir adam olmaktan kaçınmak.

Mas quero evitar essas montanhas. É lá que o tempo estará mais agreste.

Ama o dağlardan uzak durmak gerekir. Orası havanın en kötü olduğu yer olacaktır.

Ao anoitecer, o grupo vai para as árvores para evitar predadores no solo.

Küme, gün batımında ağaçlara tırmanarak zemindeki avcılardan kaçınıyor.

Depois de um tempo esses réus começaram a se unir para evitar gastos

bir süre sonra bu davalılar masraf yapmamak için beraber gidip gelmeye başladılar

- Eu não pude evitar de rir dele.
- Não pude deixar de rir dele.

Ona gülmekten kendimi alamıyordum.

- Como evitamos disso acontecer de novo?
- Como poderemos evitar que isso se repita?

Bunun tekrar olmasını nasıl önleriz.

Quase colidindo múltiplas vezes, um a um, os veículos tentam evitar à besta destruidora.

Yürek hoplatan tehlikeli yakınlaşmalar nedeniyle araçlar teker teker kemikleri kıracak güce sahip canavardan kaçmaya çalışıyor.

Apesar da minha dieta, não pude evitar pegar uma fatia de bolo de chocolate.

Diyetime rağmen, bir dilim çikolatalı kek almaktan kendimi alamadım.

- Não conseguimos evitar de rir da história dele.
- Não conseguimos conter o riso da história dele.

Onun hikayesine gülmemek elimde değildi.

Um banquete à meia-noite pode ser uma forma de este macho jovem evitar orangotangos mais dominantes.

Gece yarısı ziyafeti bu genç erkeğin daha dominant orangutanlardan kaçınma yöntemi olabilir.

Caras que não estão usando nenhum outro programa para evitar a criação de uma vulnerabilidade de segurança

güvenlik açığı oluşturmamak için başka hiçbir program kullanmıyor adamlar

Para evitar ferimento ou desconforto, certifique-se de que a vagina está lubrificada antes da relação sexual.

Yaralanma veya rahatsızlığı önlemek için, vajinanın ilişkiden önce yağlanmış olduğundan emin olun.

- O Tom não pôde evitar de se sentir feliz.
- Tom não podia deixar de se sentir feliz.

Tom mutlu hissetmekten kendini alamadı.

O único conhecimento útil é o que nos ensina a procurar o que é bom e evitar o que é mau.

Tek yararlı bilgi iyi olanı nasıl arayacağımızı ve kötü olandan nasıl kaçınacağımızı öğretendir.

E têm de se tornar um país bilingue. Não há como o evitar. E têm de se tornar um país bilingue. Sim ou sim?

Çift dilli bir ülke olmak gerekiyor. Bundan kaçış yok. Çift dilli bir ülke olmak gerekiyor. Evet.

Evite o uso prolongado do console. Para ajudar a evitar tensão ocular, dê uma pausa de uns 15 minutos a cada hora de jogo.

Kumanda panelinin uzun süreli kullanımdan kaçının. Göz yorgunluğunu önlemek için, oyunun her saati boyunca yaklaşık 15 dakikalık bir mola verin.

Eu gosto de me sentir triste. Eu sei que grande parte das pessoas tenta evitar qualquer tipo de sentimento triste, mas eu acho que isso está errado.

Hüzünlenmeyi seviyorum. Çoğu insanın üzücü duygudan kaçmaya çalıştığını biliyorum. Fakat sanırım bu yanlış.

- Não pude conter o riso quando ouvi essa história.
- Não pude evitar o riso quando ouvi essa história.
- Não pude deixar de rir quando ouvi essa história.

O hikayeyi duyduğumda gülmekten kendimi alamadım.

Você deve evitar acrescentar frases numa língua que não a sua, porque, a menos que escreva em seu idioma ou dialeto natal, você estará sujeito a cometer muitos erros.

Kendi dilinden başka bir dilde cümleler eklemekten kaçınmalısın, çünkü ana dilinde ya da lehçende yazmadıkça birçok hata yapmaya eğilimlisin.