Examples of using "Stawić" in a sentence and their turkish translations:
Gerçekle yüzleşmen gerekiyor.
Gerçekle yüzleşemiyorum.
O, kaderi ile yüzleşmeye hazırdı.
Bazıları Nixon'un yargılanması gerektiğine inanıyordu.
Karanlığın hâkim olduğu saatlerde gidiş dönüş yapmak mümkün değil. Cesaret toplayıp ışığa göğüs germeliler.