Examples of using "Przestrzeń" in a sentence and their turkish translations:
Bakın, ileride büyük bir açıklık var.
Bakın, ileride büyük bir açıklık var.
- Tom uzaya baktı.
- Tom'un gözü daldı.
- Tom boş boş önüne baktı.
- Tom boşluğa baktı.
Filler daha açık alanlara doğru ilerliyor.
Bakın, orman bizi bu büyük açıklığa getirdi.
İkincisi, alan. Alan kısıtlı, değil mi?
Yemek ve alan kapma derdindeki binlerce farklı türün arasında...
Bu bize bir çok yaşama alanı ve laboratuvar sahası veriyor
Ama siyah mürekkep beyninizin boşlukta yiyecek var sanmasını sağlıyor.
Bu açıklık en önemli görevimiz için oldukça iyi bir nokta.