Translation of "예를" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "예를" in a sentence and their turkish translations:

예를 들어서,

Örneğin,

예를 들어,

İşte bir örnek.

오로지 예를 들어보자면,

Yalnızca örnekleme adına

예를 들어 미국에서는

Birleşik Devletler'de örneğin,

예를 들어 말하자면,

Mesela, şöyle diyebilirim:

그가 말하길, 예를 들면,

mesela,

예를 몇 가지 보여드리겠습니다.

Size birkaç örnek göstereceğim

몇 가지 예를 살펴봅시다.

Bu örneklerden bazıları üzerinde konuşalım.

몇 가지 예를 들어보겠습니다.

Size bazı örnekler vereyim.

예를 들어, 고대 그리스에서, --

Antik Yunanistan'da mesela

구체적인 예를 들어 볼까요?

Somut bir örnek vereyim.

몇 가지 예를 보여드리죠.

Birkaç örnek vereyim.

예를 들어, 여러분은 어떤가요?

Mesela, sizin umurunuzda olmalı mı?

예를 들어, 딥러닝 네트워크에

Örneğin derin öğrenme ağına

예를 들어 여긴 짐바브웨

Örneğin burada Zimbabwe'den bir aile,

예를 들면, 오늘 집에 가면,

mesela eve gittiğinizde,

제 친구 루이스의 예를 들어볼까요?

Sevgili arkadaşım Louis'yi ele alalım.

예를 들어, 제가 사는 시애틀에서는

Örneğin, yaşadığım şehir Seattle'da

대부로 돌아가서 예를 들어 볼게요.

Mesela, Baba filmine geri dönersek

예를 들면 녹이나 황철석, 또는

pas veya pirit gibi

예를 들어, 비트코인 아니면 이더리움?

"Bitcoin mi? Etheryum mu?"

예를 들면, 오늘날 아시아 전역에서

Bu olay, örneğin

예를 들어, 이 빙하의 경우는

Örneğin, şu buzulu ele alalım.

두 가지 예를 들어 볼게요.

Size iki örnek vereyim.

예를 들어, 유전자도 고려해야 하고요.

Mesela, genetik faktörleri de hesaba katmalıyız

예를 들어 거짓말은 무조건적으로 나쁩니다.

Mesela yalan söylemek tamamen yanlıştır.

예를 들어, 불안장애를 가지고 있는 사람들은

Örneğin, yaygın anksiyete bozukluğu olan kişiler

어딘가의 누군가가, 예를 들어 북한과 같은

Birileri, bir yerler -- mesela Kuzey Kore --

생활방식과 관련한 심장 실험의 예를 들여다봅시다.

1990 yılında İngiliz dergisi ''The Lancet''te yayımlandı.

예를 들어, 이 분석으로 예측했을 때

Diyelim ki bu faktörler,

예를 들어 래리 페이지, 제프 베조스

Larry Page, örneğin, Jeff Bezos--

예를 들면, 애플사는 왜 그렇게 혁신적일까요?

Örneğin: Neden Apple çok yenilikçi?

예를 들어 마이크로컴퓨터는 초창기 비디오 게임에 사용되었습니다.

Mesela, mikrobilgisayarlar başta video oyunlarında kullanılıyordu

예를 들어, 기후변화에 대한 심층 저탄소화 계획이나

iklim değişikliği için derin dekarbonizasyon

예를 들어 제가 보수적 가치관을 가진 사람이라면

Örneğin, eğer muhafazakar değerleri savunuyorsam,

예를 들어 맛있는 식물성 버거는 건강에도 이롭고

ve bunu örneğin, size ve iklime faydalı

예를 들어, 로봇은 반복적이고 얽매인 일을 잘하죠.

Örneğin, robotlar tekrarlanan ve kısıtlı çalışmalarda mükemmeldir

예를 들어, 유방암에 걸린 여성 환자의 경우

Örneğin, göğüs kanseri olan bir kadın hasta

예를 들어 라이온 킹에서도 느낄 수 있는 부분이죠.

Bunu, örneğin Aslan Kral'da görebiliyoruz.

예를 들어서 여러분이 클럽 6을 고르면 6을 더하시고

Mesela, sinek altılı seçtiyseniz sayınaza altı ekleyin,

예를 들자면, 신체적 뇌 구조의 변화 같은 경우

beynin fiziksel yapısındaki değişiklikler gibi

예를 들아, LG는 TV랑 모바일폰으로 유명한 기업인데, 한국에서는

Örneğin, LG TV'leri ve cep telefonlarıyla meşhur. Ancak Güney Kore'de

예를 들어 식당을 고르거나 일상용품을 사는 것 같은 결정이

eskiden basit olan kararlar bile

예를 들면, 주택담보 대출을 받을 때 수수료를 지불해야 합니다.

Örneğin, gidip konut kredisi alsanız sizden bir ücret alınırdı.

예를 들면, 심장의 끝 부분이 아닌 중간 부분이 부풀어 올랐습니다.

üst kısımda değil orta kısımda şişme gözlemleniyor.

예를 들어, "Buddy(단짝)"라는 계급은 사람들에게 친절을 베푸는 사람에게

Örneğin herkese arkadaş canlısı olana "ahbap",

예를 들어서, 2008년에 일본의 SONY(소니)가 세계 최초로 OLED TV(올레드 TV)를 만들어 내려고 했어

Örneğin, 2008'de, SONY, Japon firması, ilk OLED TV'leri yapmak istedi