Examples of using "억제하고" in a sentence and their turkish translations:
Bu onların arzularını frenledi ve öz-kontrola zorladı
kirliliklerini kontrol altına alıp savaşa önderlik etmeleri gerekiyor.
Batıda yapılan çalışmalar, kanserin büyümesini önleyebileceğini ve morfinden daha etkili bir uyuşturucu olabileceğini göstermiştir.