Translation of "Vivono" in Turkish

0.026 sec.

Examples of using "Vivono" in a sentence and their turkish translations:

- Vivono con te?
- Loro vivono con te?
- Vivono con voi?
- Loro vivono con voi?
- Vivono con lei?
- Loro vivono con lei?

Onlar seninle mi yaşıyor?

- Vivono di carità.
- Loro vivono di carità.

Onlar sadaka ile yaşıyorlar.

Vivono là.

Onlar orada yaşıyor.

Vivono sottoterra.

Yeraltında yaşıyorlar.

"Le persone vivono qui, le persone vivono qui."

"burada insanlar yaşıyor, burada insanlar yaşıyor."

- Vivono separati.
- Vivono separate.
- Abitano separati.
- Abitano separate.

Onlar ayrı yaşarlar.

- Vivono nello stesso Stato.
- Loro vivono nello stesso Stato.

Onlar aynı devlette yaşıyorlar.

- Vivono vicino alla spiaggia.
- Loro vivono vicino alla spiaggia.

Onlar sahile yakın yaşarlar.

- I vampiri vivono per sempre.
- I vampiri vivono eternamente.

Vampirler sonsuza dek yaşar.

Vivono in tende.

Onlar çadırlarda yaşıyor.

Vivono in caverne.

Onlar mağaralarda yaşıyor.

Vivono nella miseria.

Onlar sefalet içinde yaşıyorlar.

- I suricati vivono in Africa.
- I meerkat vivono in Africa.

Mirketler Afrika'da yaşar.

- Dove vivono?
- Loro dove vivono?
- Dove abitano?
- Loro dove abitano?

- Onlar nerede yaşıyor?
- Nerede yaşıyorlar?

- Molti scienziati vivono in questo paesino.
- Molti scienziati vivono in questo piccolo villaggio.
- Vivono molti scienziati in questo paesino.
- Vivono molti scienziati in questo piccolo villaggio.
- In questo paesino ci vivono molti scienziati.

Birçok bilim adamı bu küçük köyde yaşıyor.

"Le persone vivono qui."

''Burada insanlar yaşıyor.''

I pesci vivono nell'acqua.

Balıklar suda yaşar.

- Dove vivono?
- Dove abitano?

Onlar nerede yaşıyor?

Poche persone vivono sull'isola.

Çok az sayıda insan adada yaşıyor.

Vivono in diverse città.

Farklı şehirlerde yaşıyorlar.

- Molti pipistrelli vivono in questa grotta.
- Molti pipistrelli vivono in questa caverna.

Birçok yarasa bu mağarada yaşar.

- Conosci dei canadesi che vivono in Australia?
- Tu conosci dei canadesi che vivono in Australia?
- Conosce dei canadesi che vivono in Australia?
- Lei conosce dei canadesi che vivono in Australia?
- Conoscete dei canadesi che vivono in Australia?
- Voi conoscete dei canadesi che vivono in Australia?

Hiç Avustralya'da yaşayan Kanadalı tanıyor musun?

- Lei e il suo ragazzo vivono assieme.
- Lei e il suo fidanzato vivono assieme.
- Lei e il suo moroso vivono assieme.

O ve erkek arkadaşı birlikte yaşıyorlar.

- I tuoi genitori vivono ancora in Germania?
- I suoi genitori vivono ancora in Germania?
- I vostri genitori vivono ancora in Germania?

Anne ve baban hala Almanya'da yaşıyor mu?

- Gli orsi panda vivono solo in Cina.
- Gli orsi panda vivono soltanto in Cina.
- Gli orsi panda vivono solamente in Cina.

Panda yalnızca Çin'de yaşar.

- Vivono in un mondo di fantasia.
- Loro vivono in un mondo di fantasia.

Hayal dünyasında yaşıyorlar.

Quanti eschimesi vivono in Groenlandia?

Grönland'da kaç tane eskimo yaşıyor?

I pesci vivono nel mare.

Balık denizde yaşar.

Gli ippopotami vivono in Africa.

- Su aygırları Afrika'da yaşarlar.
- Hipopotamlar Afrika'da yaşarlar.

I vampiri vivono in perpetuo.

Vampirler ebediyen yaşar.

I beduini vivono nel deserto.

Bedeviler çölde yaşar.

Gli ippopotami vivono in acqua.

Suaygırları su altında yaşarlar.

- Vivono vicini all'aeroporto.
- Loro vivono vicini all'aeroporto.
- Abitano vicini all'aeroporto.
- Loro abitano vicini all'aeroporto.

Onlar havaalanına yakın yaşıyorlar.

- Tutti i suoi amici vivono in Inghilterra.
- Tutte le sue amiche vivono in Inghilterra.

Onun bütün arkadaşları İngiltere'de yaşıyor.

- Vivono in Algeria?
- Loro vivono in Algeria?
- Abitano in Algeria?
- Loro abitano in Algeria?

Cezayir'de mi yaşıyorlar?

- Pochi dei suoi amici vivono a Kyoto.
- Pochi delle sue amiche vivono a Kyoto.

Birkaç arkadaşı Kyoto'da yaşıyor.

- Ha due sorelle. Entrambe vivono a Kyoto.
- Lei ha due sorelle. Entrambe vivono a Kyoto.

Onun iki kız kardeşi var. İkisi de Kyoto'da yaşıyorlar.

vivono in istituti come gli orfanotrofi,

yetimhane gibi kurumlarda yaşıyor,

Gli Smith vivono nel mio quartiere.

Smith'ler benim mahallemde yaşıyor.

Tom e sua moglie vivono separati.

Tom ve karısı ayrı yaşar.

Vivono ancora con i loro genitori.

Onlar hala anne ve babalarıyla beraber yaşıyorlar.

Le farfalle vivono per tre giorni.

Kelebekler üç gün yaşarlar.

Gli animali selvatici vivono nella giungla.

Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar.

Le persone non vivono per sempre.

İnsanlar sonsuza dek yaşamazlar.

I miei genitori vivono a Kyoto.

Anne babam Kyoto'da yaşıyorlar.

In quella casa vivono due famiglie.

- İki aile o evde yaşıyor.
- O evde iki aile yaşıyor.
- O evde iki aile yaşar.

I pinguini vivono al Polo Nord?

- Penguenler Kuzey Kutbu'nda mı yaşar?
- Penguenler Kuzey Kutbu'nda mı yaşarlar?

Sai quante persone vivono in Australia?

- Avustralya'da kaç kişi yaşıyor biliyor musun?
- Avustralya'da kaç kişinin yaşadığını biliyor musun?

Gli ottimisti vivono più a lungo.

İyimserler daha uzun yaşar.

Molti scoiattoli vivono in questa foresta.

Bu ormanda pek çok sincap yaşıyor.

Per quanto tempo vivono le rane?

Kurbağalar ne kadar yaşar?

- Vivono su un'isoletta al largo della Grecia.
- Vivono su una piccola isola al largo della Grecia.

Onlar Yunanistan kıyılarında küçük bir adada yaşıyorlar.

- Qui vivono venti famiglie.
- Qua vivono venti famiglie.
- Qui abitano venti famiglie.
- Qua abitano venti famiglie.

Burada yirmi aile yaşar.

Vivono nelle giungle dell'America centrale e meridionale

Orta ve Güney Amerika ormanlarında yaşıyorlar

Molti tipi di uccelli vivono in Giappone.

- Japonya'da birçok kuş türü yaşar.
- Japonya'da birçok kuş türü yaşıyor.

Molti artisti famosi vivono a New York.

- Birçok ünlü sanatçılar New York'ta yaşarlar.
- Birçok ünlü sanatçı New York'ta yaşıyor.

Pochissime persone vivono fino all'età di cent'anni.

Çok az sayıda insan 100 yaşına kadar yaşar.

I giapponesi vivono di riso e pesce.

Japonlar pirinç ve balıkla beslenirler.

Ha due sorelle. Entrambe vivono a Kyoto.

İki kız kardeşi var. Her ikisi de Kyoto'da yaşıyor.

Tom e Mary vivono nella stessa via.

Tom ve Mary aynı caddede yaşıyorlar.

Sia Tom che Mary vivono a Boston.

- Tom ve Mary her ikisi de Boston'da yaşıyorlar.
- Hem Tom hem de Mary Boston'da yaşıyorlar.

I regimi oppressivi non vivono per sempre.

Baskıcı rejimler sonsuza dek yaşamaz.

Cinquanta famiglie vivono in questo piccolo villaggio.

- Bu küçücük köyde elli tane aile yaşar.
- Bu küçücük köyde elli aile yaşıyor.

Poche persone vivono più di cento anni.

Az insan, yüz yıldan daha uzun yaşar.

Millioni di animali selvaggi vivono in Alaska.

Alaska'da milyonlarca vahşi hayvan yaşıyor.

Tom e Mary vivono nella stessa casa.

Tom ve Mary aynı evde yaşıyorlar.

- Vivono in questa città.
- Loro vivono in questa città.
- Abitano in questa città.
- Loro abitano in questa città.

onlar bu kasabada yaşıyorlar.

- Vivono in una villa.
- Loro vivono in una villa.
- Abitano in una villa.
- Loro abitano in una villa.

Onlar bir köşkte yaşamaktadırlar.

- Vivono in una casa.
- Loro vivono in una casa.
- Abitano in una casa.
- Loro abitano in una casa.

Onlar bir evde yaşar.

- Vivono in un'altra città.
- Loro vivono in un'altra città.
- Abitano in un'altra città.
- Loro abitano in un'altra città.

Onlar başka bir şehirde yaşıyorlar.

- Poche persone vivono fino a cent'anni.
- Poca gente vive fino a cent'anni.
- Poche persone vivono fino a cento anni.

- Az sayıda kişi yüz yaşına kadar yaşar.
- Çok az kişi yüz yaşına kadar yaşıyor.

- Le donne generalmente vivono più a lungo degli uomini.
- Le donne in generale vivono più a lungo degli uomini.

Kadınlar genel olarak erkeklerden daha uzun yaşamaktadır.

- In generale, le donne vivono più a lungo degli uomini.
- Generalmente, le donne vivono più a lungo degli uomini.

- Genel olarak, kadınlar erkeklerden daha uzun yaşarlar.
- Genel olarak konuşulursa, kadınlar erkeklerden daha uzun yaşarlar.

È il motivo per cui molte persone vivono

Birçok insanın, arabada oturup dikiz aynasına bakan

Nell'Africa subsahariana vivono centinaia di milioni di persone

Sahra altı Afrika'da yüz milyonlarca insan var ve

Molte falene vivono solo pochi giorni da adulte.

Birçok güve, yetişkin olarak sadece birkaç gün yaşar.

- Vivono vicino alla scuola.
- Abitano vicino alla scuola.

Onlar okulun yanında yaşıyorlar.

Gli elefanti vivono in Asia e in Africa.

Filler Asya ve Afrika'da yaşarlar.

Le due famiglie vivono sotto lo stesso tetto.

İki aile tek bir çatı altında yaşıyor.

Lui ha due sorelle. Entrambe vivono a Kyoto.

Onun iki kız kardeşi var. Her ikisi de Kyoto'da yaşıyor.

Sua sorella e suo marito vivono in Canada.

Onun kız kardeşi ve onun kocası Kanada'da yaşıyor.

I giapponesi vivono in armonia con la natura.

Japonlar doğayla uyum içinde yaşarlar.

Nel mondo molte persone vivono ancora in povertà.

Dünyadaki birçok insan hala yoksulluk içinde yaşar.

Tom ha due figli. Entrambi vivono a Boston.

- Tom'un iki oğlu var, İkisi de Boston'da yaşıyor.
- Tom'un iki oğlu var. İkisi de Boston'da yaşıyor.

Tom ha molti amici che vivono a Boston.

Tom'un Boston'da yaşayan bir sürü arkadaşları var.

Tom e Mary vivono sotto lo stesso tetto.

Tom ve Mary aynı çatı altında yaşıyor.

- Quanti di voi vivono qui?
- Quante di voi vivono qui?
- Quanti di voi abitano qui?
- Quante di voi abitano qui?

Kaçınız burada yaşıyor?

- Mary e Tom dove vivono?
- Mary e Tom dove abitano?
- Dove vivono Mary e Tom?
- Dove abitano Mary e Tom?

Mary ve Tom nerede yaşıyor?

Le donne normalmente vivono più a lungo degli uomini.

Kadınlar çoğunlukla erkeklerden daha uzun yaşıyorlar.

I genitori di Tom vivono in America del Sud.

Tom'un anne ve babası Güney Amerika'da yaşıyor.

Tom e Mary non vivono nello stesso fuso orario.

Tom ve Mary aynı saat diliminde yaşamıyor.

- Vivono dall'altra parte del fiume.
- Loro vivono dall'altra parte del fiume.
- Abitano dall'altra parte del fiume.
- Loro abitano dall'altra parte del fiume.

Onlar nehrin karşısında yaşamaktadırlar.

- Vivono al piano di sotto.
- Loro vivono al piano di sotto.
- Abitano al piano di sotto.
- Loro abitano al piano di sotto.

Onlar alt katta yaşıyor.

- Vivono in una casa affittata.
- Loro vivono in una casa affittata.
- Abitano in una casa affittata.
- Loro abitano in una casa affittata.

Onlar kiralık bir evde yaşamaktadırlar.