Translation of "Speranze" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Speranze" in a sentence and their turkish translations:

- Abbiamo grandi speranze.
- Noi abbiamo grandi speranze.

Yüksek beklentilerimiz var.

- Le sue speranze svanirono.
- Le sue speranze sono svanite.

Umutları söndü.

- Avevo grandi speranze per Tom.
- Io avevo grandi speranze per Tom.
- Nutrivo grandi speranze per Tom.

Tom için yüksek umutlarım vardı.

- Ho grandi speranze per lui.
- Io ho grandi speranze per lui.

Onun için büyük umutlarım var.

- Ho grandi speranze per lei.
- Io ho grandi speranze per lei.

Onun için büyük umutlarım var.

- Avevo grandi speranze per loro.
- Io avevo grandi speranze per loro.

Onlar için büyük umutlarım vardı.

- Avevo grandi speranze per lui.
- Io avevo grandi speranze per lui.

Onun için büyük umutlarım vardı.

- Avevo grandi speranze per lei.
- Io avevo grandi speranze per lei.

Onun için büyük umutlarım vardı.

Avevamo grandi speranze per loro.

Onlar için büyük umutlarım vardı.

Delle loro speranze, dei loro futuri.

aheste aheste bahsetmiş olmalı.

Tutte le sue speranze sono svanite.

Bütün umutları yok oldu.

Mi raccontano i loro sogni e speranze.

Bana umut ve hayallerinden bahsediyorlar.

Sono davvero eccitate, per avere speranze per il futuro.

öyle heyecanlılar ve geleceğe öyle umutla bakıyorlar ki.

Una iena solitaria non ha speranze contro un leone.

Tek başına bir sırtlanın aslan karşısında şansı yok.

E ci sono nuove speranze di conoscenza e pace.

Ve bilgi ve barış için yeni umutlar var.

Fango. In queste condizioni impossibili, tutte le speranze di uno sfondamento svaniscono presto.

çamur. Bu imkansız koşullarda, umutların hepsi bir atılımın yakında kaybolur.

Lui ha perso le ultime speranze e si è ucciso assumendo del veleno.

O, ümidini kaybetti ve zehirle intihar etti.

Data la sua esperienza, le speranze di catturare una preda ricadono su di lei.

Tecrübesini konuşturarak bir av indirmesi en büyük ümitleri.