Examples of using "Piena" in a sentence and their turkish translations:
Sana inancım tam.
- Ağzın doluyken konuşma.
- Yemek yerken konuşma.
- Ağzında yemek varken konuşma.
- Dolu ağızla konuşma.
Ağzın doluyken konuşma.
O neşe doluydu.
O enerji doludur.
Ağzın doluyken konuşma.
Dolunay.
- Tokum.
- Ben tokum!
Oda insanlarla dolu.
Oda insanlarla doluydu.
O iyi niyetlerle dolu.
Tom'a tam bir inancım var.
Müthiş hissediyorum.
Benim onlara tam inancım var.
Benim ona tam inancım var.
Yoğun bir gün olacak.
Bu şeyin içi yağla dolu.
gerçekten öfke dolu --
- Tokum.
- Ben tokum!
Şişe dolu.
Çanta dolu.
Bugün dolunay.
Ay doluydu.
Ben doluydum.
Tom dolu ağzıyla konuştu.
Bu salon insanlarla doluydu.
Oda insanlarla doluydu.
Hayat gizemlerle doludur.
Ağzın doluyken konuşma.
Ağzın dolu olduğunda konuşmaman gerekir.
İşte sebzelerle dolu bir sepet.
Kutu neredeyse doluydu.
Şişe su ile doludur.
O hala bol enerji var.
Dün bir dolunay vardı.
Dolunay güzel.
Ben çok tokum.
Hayat kafa karıştırıcı şeylerle dolu.
Yine dolunay çıktı.
Dolunayın dönmesiyle...
Masa meyve ile doldurulmuştu.
Güller çiçeklerle dolu.
Kanun belirsizlikler ile dolu.
Cadde arabalarla dolu.
Kent etkinlikle doluydu.
Doğa gizemle doludur.
Yaşam sürprizlerle doludur.
O dolunay mı yoksa yeni bir ay mıydı?
Bavulu suyla doluydu.
Oda gazetelerle dolup taşmıştı.
Doğa gizemlerle doludur.
Tiksinç! Her yanın kepek olmuş!
O yarım doluydu.
Kutu çilek doluydu.
Oda çok kalabalıktı.
Oda ufak tefek şeylerle dolu.
Hayat macera doludur.
Bu kutu elma dolu.
Ağzın doluyken konuşmamalısın.
Kutu kitaplarla doluydu.
Bu ev örümcek ağlarıyla dolu.
Bu diyet vitamin dolu.
Bu kutu kitaplarla dolu.
Plaj turistlerle dolu.
Kasaba turist dolu.
Oda sigara dumanıyla dolmuştu.
- Kendini bir bok sanıyorsun.
- Yalnızca kendini düşünüyorsun.
- Çalımından geçilmiyor.
Bol bol param var.
Tom bana elma dolu bir kutu verdi.
Dolunay en parlak hâlinde.
Dün gece dolunay vardı.
İçinde deliği olan bir cep asla dolu olmayacaktır.
- Bugün Mary kesinlikle enerji dolu.
- Bugün Mary'nin kesinlikle çok enerjisi var.
Tom şimdi benim pürdikkatime sahip.
Sırtım yumrularla dolu.
Rafın kitaplarla dolu.
Şehir aç askerlerle doluydu.
Onun hayatı sorun dolu.
Onun kariyeri başarılarla doluydu.
Sevinç doluydum.
Sürprizlerle dolusun.
Kasaba turistlerle doludur.
Sizi hasta edebilecek bir sürü şeyle dolu olacaktır.
Cerrahinin tarihi günümüz cerrahlarına
- Ağzın doluyken konuşmamalısın.
- Ağzın dolu konuşmamalısın.
Kiraz ağaçları tamamen çiçeklenmişler.
Tom'un hayatı çelişkilerle doluydu.
- Hayır, teşekkürler. Tokum.
- Hayır, teşekkür ederim. Tokum.
Hayat niçin o kadar acı dolu?
- Hayat iniş ve çıkışlarla doludur.
- Hayat çıkışlarla ve inişlerle doludur.
- Dolu ağzınızla konuşmak kibar değil.
- Ağzın doluyken konuşmak kibar değil.
O gün görülen bir dolunaydı.
Yeni vergi kanunu boşluklarla dolu.