Translation of "Inverno" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Inverno" in a sentence and their turkish translations:

- Sono nato in inverno.
- Io sono nato in inverno.
- Sono nata in inverno.
- Io sono nata in inverno.

Ben kışın doğdum.

- Hai sciato lo scorso inverno?
- Ha sciato lo scorso inverno?
- Avete sciato lo scorso inverno?

Geçen kış kayak yaptın mı?

Presto sarà inverno.

Yakında kış olacak.

In inverno nevica.

Kışın kar yağar.

- Scia a Hokkaido ogni inverno.
- Lui scia a Hokkaido ogni inverno.

Her Kış Hokkaido'da kayak yapar.

- Vado a Boston questo inverno.
- Io vado a Boston questo inverno.

Bu kış Boston'a gidiyorum.

Questo inverno è caldo.

Bu kış ılık.

Sarà un lungo inverno.

Uzun bir kış olacak.

Questo succedeva ogni inverno.

Bu her kış oluyordu.

È inverno in Australia.

Avustralya'da kış.

- Siamo in estate, non in inverno.
- Noi siamo in estate, non in inverno.

Biz kışta değil, yazdayız.

- Ho spesso il raffreddore in inverno.
- Io ho spesso il raffreddore in inverno.

Ben kışın sık sık nezle olurum.

- Abbiamo avuto un inverno molto duro.
- Noi abbiamo avuto un inverno molto duro.

Çok sert bir kış yaşadık.

- Eravamo a Londra lo scorso inverno.
- Noi eravamo a Londra lo scorso inverno.

Biz geçen kış Londra'daydık.

Tardo inverno sulle isole Svalbard.

Svalbard'da kışın sonları.

Abbiamo un inverno pesante quest'anno.

Bu yıl şiddetli bir kış var.

Avremo poca neve questo inverno.

Bu kış çok az kar olacak.

Cade molta neve in inverno?

Kışın çok kar alır mısınız?

Abbiamo molta neve in inverno.

Kışın çok karımız vardır.

Fa molto freddo questo inverno!

Bu kış hava çok soğuk.

In inverno fa buio presto.

Kışın hava erken kararır.

Questo succedeva spesso in inverno.

Bu kışın sık sık oluyordu.

- Abbiamo avuto molta neve lo scorso inverno.
- Noi abbiamo avuto molta neve lo scorso inverno.

Geçen kış çok kar aldık.

Nemmeno in inverno abbiamo molta neve.

Kışın bile fazla karımız olmaz.

Lo scorso inverno ha nevicato molto.

Geçen kış çok kar yağdı.

Ha nevicato molto lo scorso inverno.

Geçen kış çok kar yağdı.

Ci siamo rivisti lo scorso inverno.

Biz geçen kış buluştuk.

Tom è morto lo scorso inverno.

Tom geçen kış öldü.

Abbiamo avuto molti temporali questo inverno.

Bu kış birçok fırtına yaşadık.

Abbiamo avuto molta neve questo inverno.

Bu kış çok kar aldık.

Ci sono molti incendi in inverno.

- Kış mevsiminde çok sayıda yangın olur.
- Kışın çok yangın çıkar.
- Kış aylarında çok sayıda yangın meydana gelir.
- Kış mevsiminde çok yangın olur.

In inverno qui fa molto freddo.

Kışın burası çok soğuk oluyor.

Questo inverno non è stato freddo.

Bu kış soğuk değildi.

C'è stata molta neve lo scorso inverno.

Geçen kış çok kar vardı.

- Sarà presto inverno.
- L'inverno è dietro l'angolo.

Çok geçmeden kış olacak.

Sarebbe follia scalare quella montagna in inverno.

Kışın o dağa tırmanmak aptalca olurdu.

Non abbiamo avuto molta neve questo inverno.

Bu kış çok kar olmadı.

- Com'è Boston d'inverno?
- Com'è Boston in inverno?

Kışın Boston nasıldır?

- Nevica molto d'inverno?
- Nevica molto in inverno?

Kışın çok kar yağar mı?

- Lo scorso inverno sono andato in Canada a sciare.
- Lo scorso inverno sono andata in Canada a sciare.

Geçen kış kayak yapmak için Kanada'ya gittim.

- Lo scorso inverno sono andato a sciare in Canada.
- Lo scorso inverno sono andata a sciare in Canada.

Geçen kış, Kanada'ya kayağa gittim.

- Le quattro stagioni sono primavera, estate, autunno e inverno.
- Le quattro stagioni dell'anno sono: primavera, estate, autunno e inverno.

Dört mevsim: İlkbahar, yaz, sonbahar ve kıştır.

In inverno possono nutrirsi delle scorte di miele.

Kış boyunca, stokladıkları balla beslenebilirler.

È ancora possibile ottenere gli asparagi in inverno.

Kışın hâlâ kuşkonmaz alabilirsiniz.

Tom è andato a Boston lo scorso inverno.

Tom geçen kış Boston'a gitti.

Ci sono molti casi di raffreddore questo inverno.

Soğuk algınlığı, bu kış yaygındır.

Questo inverno abbiamo avuto meno neve del previsto.

Bu kış umduğumuzdan daha az kar aldık.

La mia famiglia va a sciare ogni inverno.

Ailem her kış kayak yapmaya gider.

- Abbiamo molta neve in inverno.
- Noi abbiamo molta neve in inverno.
- Abbiamo molta neve d'inverno.
- Noi abbiamo molta neve d'inverno.

Kışın çok kar var.

- Avremo poca neve questo inverno.
- Avremo poca neve quest'inverno.

Bu kış çok az karımız olacak.

È successo a un certo punto in pieno inverno.

Kışın ortalarında olmuştu.

Tom si è trasferito a Boston lo scorso inverno.

Tom geçen kış Boston'a taşındı.

Le quattro stagioni dell'anno sono primavera, estate, autunno e inverno.

Yılın dört mevsimi ilkbahar, yaz, sonbahar ve kıştır.

Ci sono state molte tempeste di neve lo scorso inverno.

Geçen kış çok sayıda kar fırtınası vardı.

Si prevede che questo inverno sia più rigido del precedente.

Bu kışın bir önceki kıştan daha soğuk olması bekleniyor.

In inverno, i resti dell'esercito serbo fuggono attraverso le montagne albanesi.

O kış Sırbistan ordusunun geri kalanları Arnavutluk dağlarından kaçtı.

Molti uccelli migratori vengono in questo stagno ogni anno in inverno.

Her yıl kış aylarında birçok göçmen kuş bu gölete gelir.

In inverno indosso un cappotto sulla parte superiore del mio giubbotto.

Kışın yeleğimin üstüne ceket giyerim.

Ci sono quattro stagioni in un anno: primavere, estate, autunno e inverno.

Bir yıl içinde dört mevsim vardır. İlkbahar, yaz, sonbahar ve kış.

Le giornate in inverno diventano sempre meno lunghe e fa buio presto.

Kış aylarında günler kısalır ve hava daha erken kararır.

In pieno inverno può sopravvivere per settimane in questo stato di morte apparente.

Kışın ortaları geldiğinde, ölüme yakın bu hâlde haftalarca hayatta kalabilir.

- Gli uccelli volano a sud in inverno.
- Gli uccelli volano a sud d'inverno.

- Kuşlar kışın güneye doğru uçarlar.
- Kuşlar kışın güneye uçarlar.

- Non ce la posso fare senza cappotto in estate.
- Non posso fare a meno del cappotto in inverno.

Kışın bir monttan vazgeçemem.