Examples of using "Cresce" in a sentence and their turkish translations:
Büyüdüğünde bir doktor olacak.
Burada ot yetişmez.
Bu sırada CEO’ların kazançları sürekli olarak artıyor.
Pirinç ılıman ülkelerde yetişir.
ekvator bir taşma noktasına ulaşana kadar büyür ve büyür.
Şehirler, Dünya'nın en hızlı büyüyen habitatları.
Neden büyümüyorsun?
Ağaçların hep kuzeye bakan yanı yosun tutacak diye bir şey yok.
Ama şimdi, benim paylaşmadığım dünya dolusu diğer zihnin içinde
- Bilirsin, ekmek aslanın ağzında.
- Bilirsin, para kolay kazanılmıyor.
Paslı metal olması özellikle kötü. Tetanos böyle kapılır, pasta bulunur.
Para ağaçlarda yetişmez.
Kalın ağaç örtüsünün altında büyümeyen taze çimenle dolu burası.