Examples of using "Könyveket" in a sentence and their turkish translations:
O kitaplar yazar.
Marie kitaplar satın almak istiyor.
Ne tür kitaplardan hoşlanırsın?
Ben kitap okumam.
Kitapları geri götürdün mü?
O, kitapları nereden satın alıyor?
Ben sık sık kitap okurum.
Sen kitaplar almak istiyorsun.
Ben kitap yazmalıyım.
Kitap okumaktan keyif alırım.
Kitap satın almak istiyorsunuz.
Boş zamanımda kitapları tercüme ederim.
Kitaplar satın almak istiyoruz.
Kitapları masanın üstüne koyma.
Vakit öldürmek için kitap okurum.
Tom kitapları sever.
Ne tür kitaplar okursun?
Eski kitapları severim.
Tom ne tür kitaplar okur?
- Ben eski kitapları severim.
- Ben eski kitaplardan hoşlanırım.
kitaplar yavaş yavaş okunmak içindir,
- Kitap okumak için zamanım yok.
- Benim kitap okumak için zamanım yok.
İngilizce yazılmış kitaplar okumalısın.
O, kitapçıdan kitap satın alıyor.
Kitaplar konuya göre düzenlenir.
O da kitapları seviyor.
Bu tür kitabı çok okumam.
Beatles hakkında bazı kitaplar okumak istiyorum.
O kitap okumayı seviyor.
Yarın kitapları kütüphaneye götüreceğim.
Oğlum dinozorlar hakkında kitap okumayı sever.
Çocuklar artık kitap okumuyorlar.
Bu kitapları taşıma.
- Kitap okumayı seviyorum.
- Ben kitap okumayı severim.
- Ben kitapları okumayı severim.
O sadece kitapların satışıyla ilgileniyor.
Kitaplar tozla kaplı.
Sağlık kitapları okuma konusunda dikkatli olun. Bir baskı hatasından ölebilirsiniz.
İngilizce öğretmenim bu kitapları okumamı tavsiye etti.
Sadece kitap okumayın. ara sıra dışarı gidin ve biraz egzersiz yapın.
Eğer kitapların listesi çok uzunsa lütfen bütün yabancı kitapları dışarıda bırak.
Tom Fransızca kitaplar okumayı sever.
- Daha sonraki hayatında sana faydalı olacak bilgi türünü içeren kitapları okumalısın.
- Gelecekte işinize yarayacak bilgiler içeren türden kitaplar okumalısınız.
Kitapları ödünç verme; hiç kimse onları geri vermez. Kütüphanemde hala kalan kitaplar diğer insanlardan ödünç aldıklarımdır.