Examples of using "Hallom" in a sentence and their turkish translations:
Bunu duyabiliyorum.
Ben onu duyduğuma üzüldüm.
Onları duyabiliyorum.
Onu duyabiliyorum.
Bunu duyduğuma sevindim!
Bunu duyduğuma üzgünüm.
Onları duyamıyorum.
Bunu duyduğuma sevindim.
Neden duyamıyorum?
Neredeyse onu duyamıyorum.
Duyduğuma göre benimle ilgili sorular soruyormuşsun.
Onu duyduğuma sevindim.
Ben, iyi bir tenis oyuncusu olduğunu duyuyorum.
Onların söylediğini duyamıyorum.
Onu duyduğuma çok mutluyum.
Hasta olduğunu işitiyorum.
Birinin geldiğini duydum.
Bunu duyduğuma sevindim.
Çünkü çıkardığımda çığlık attın
Öyle dediğini duyduğuma memnun oldum.
Çok zengin olduğunu duyuyorum.
Haberi duyduğuma memnun oldum.
Ne? Ne dediğini duyamıyorum.
Senin çok yetenekli olduğunu duyuyorum.
- Bazen babamın banyoda şarkı söylediğini duyuyorum.
- Ben bazen babamın duşta şarkı söylediğini duyuyorum.
Fakat ben ''insancıl teknoloji'' ifadesini duyunca
Ben onun Hokkaido'dan Kyushu'ya bisikletle gittiğini duydum.
Sesini duyduğumu düşündüm.
Onu söylediğini duyduğuma mutlu oldum.
Bazen babamı duşta şarkı söylerken duyuyorum.
O kelimeyi ilk kez duydum.
Ben her zaman aynı şeyi duymaktan bıktım.
Rüzgârın ağaçları hışırdatmasını duyabiliyorum.
Tom'un mutfakta bulaşıkları yıkadığını duyabiliyorum.
Sesini duyabiliyorum, ama seni göremiyorum.
Üzgünüm fakat seni iyi duyamıyorum.
Bir kedinin pencereyi tırmaladığını duyabiliyorum.
Bitişik odada birinin konuştuğunu duyuyorum.
Bunu duyduğuma üzgünüm diyemem.
Bu şarkıyı duyduğumda, onu düşünürüm.
Tom'un yan odada horladığını duyabiliyorum.
Yaşadığım yerde bütün gece boyunca trafik gürültüsü duyabiliyorum.
Ben sık sık yatak odamın penceresinin dışında güvercinlerin öttüğünü duyabiliyorum.
Lütfen biraz daha yüksek sesle konuşabilir misin? Çok iyi duyamıyorum.
Kız kardeşinin ameliyatından sonra tehlikede olmadığını duymaktan memnuniyet duyuyorum.
"Tom, sizin işitme cihazınızı kaybettiğiniz söyleniyor." "Hayır! Meksika yemeklerini sevmiyorum.
Burası o kadar gürültülü ki kendi düşündüğümü duyamıyorum.