Examples of using "Zwar" in a sentence and their turkish translations:
Tom'un elbiseleri eski ama temizdi.
Bazı cevaplar istiyorum ve onları şimdi istiyorum.
O çok konuşur ama iş yapmaz.
Bu ilginç ama önemli değil.
size meydan okumak istiyorum.
Bu bölgeler herkes için farklı.
bunu kolay, hızlı ve daha az caydırıcı bir şekilde yapıyor.
Kulağa tuhaf geliyor ama yine de doğru.
Ona hemen yardım etmek zorundayız.
Onun genç olduğu doğru fakat o çok güvenilir.
O geldi, ama uzun kalmadı.
Biz oldukça önemsizdik ama buna rağmen müthiştik.
Paramı şimdi istiyorum.
Bana biraz su ver ve çabuk ol!
Tom evlenmek istiyor ama Mary ile değil.
Lütfen şimdi gidin, ikiniz de!
O uzun boylu değil ama güçlü.
çözemediğimiz bir sorun.
Diğer bir deyişle, farklı şeyler görmedim,
Pekâlâ, bir karar vermeliyiz ve bunu hemen yapmalıyız.
Çünkü pamuk iyi yansa da uzun süreli yanmaz.
Tom cevabını istiyor ve onu şimdi istiyor.
Olanaksız geliyor ama gerçek.
Yeni başlıyorsunuz, ancak hızlı bir şekilde öğreniyorsunuz.
Tom her zaman geç kalmaz fakat sık sık kalır.
- Tom'un dairesi küçük ama çok rahattır.
- Tom'un dairesi küçük ama çok konforludur.
Nasıl olduğunu bilmiyorum ama sen bunu yaptın.
Bu bisiklet eski; ama hiç yoktan iyidir.
Ben ördeklere nişan alıyorum ama onlara ateş etmiyorum.
Zengin değilim ama fakir de değilim.
O zengin olabilir ama o cimri.
O elbette toplantıdaydı ama uyuyordu.
Ben bir elmas yüzük takmıyorum, ama mutluyum.
Gerçekten çok şey biliyorum, ama her şeyi bilmek istiyorum.
Şimdi arabaya bin!
Mary hiçbir şey söylemedi ama kaşları ile reddetti.
Bugün hava güneşli ama soğuk.
Biz iyi bir mücadele sergiledik ama biz kaybettik.
Çirkin değilim ama güzel de değilim.
Çince konuşabiliyorum ama onu yazamıyorum.
- Ben onu söyledim, ama onu demek istemedim.
- Onu söyledim, ama onu demek istemedim.
Nasıl yüzüleceğini biliyorum ama sevmiyorum.
Serin olsalar da yağmalanmış ve kırılmışlar.
Ana branşım futboldu ve kaleciydim,
Yavrularını avın yanına götürmesi gerek. Çok da oyalanamaz.
Avrupa da Amerika da o kadar virüs belası varken
O hâlâ genç olabilir fakat gerçekten güvenilebilir bir kişi.
Tom'un çok parası var, ama çok arkadaşı yok.
Affetmemezlik yapmam, ama her şeyi hatırlarım.
Fransızca konuşmuyorum ama onu biraz anlayabiliyorum.
Evsiz olabilirim ama aptal değilim.
Kazanamadım ama en azından bir teselli ödülü aldım.
Yemek pişirmekten hoşlanırım ama sonrasında temizlik yapmayı sevmiyorum.
Tom kısa ama Mary kadar kısa değil.
Tom Mary'nin nereye gittiğini bilmiyordu fakat nereye gidebileceği hakkında iyi bir fikri vardı.
Senin planın iyi fakat benimki daha iyi.
Senin araban hızlı ama benimki daha da hızlıdır.
- Arabam var, ama çok nadir kullanıyorum.
- Arabam var, ama neredeyse hiç kullanmıyorum.
Bu ucuz ama kalitesi o kadar iyi değil.
Mary ve ben düşman değiliz ama dost da değiliz.
O İspanyolca konuşabilir ama onun İngilizcesi çok daha iyidir.
Nedenini gerçekten bilmiyorum, ama onlar beni sevmiyorlar.
Kesinlikle hoşuma gitmiyor ancak yine de onu deneyeceğim.
Ben gencim ama o kadar genç değilim.
Bunu yapmak zorunda değilsin ama yapmalısın.
- Bol zamanım var, ama yeterli param yok.
- Bol bol zamanım var ama yeterli param yok.
Ne bulacağımızı bilmiyorum ama bir şey bulmalıyız.
Tom ondan hoşlanmadı ama yine de onu satın aldı.
Benim de itirazım yok, ama bunun lehinde değilim.
Tom gitmemi istemiyor ama ben nasıl olsa gideceğim.
Tom ve Mary birbirini tanıyor ama onlar tam olarak arkadaş değil.
Avrupa'da bir iş bulmak, zor, ama mümkündür.
Tom bir şey yemediğini söyledi fakat bu doğru değildi.
O her zaman mutlu görünür fakat o hiç mutlu değil.
Farklıyım, ama bu konuda gerçekten çok iyiyim.
Arabam var ama atım yok.
Çok paramız yok ama kesinlikle ihtiyacımız olanı almak için yeterince miktara sahibiz.
Tuhaf bir çatırtı duydum ama hepsi bu.
Birinin aklına cep telefonlarına kamera koymak gelmiş.
Doğrusu çok şey biliyorsunuz ama onları öğretmede iyi değilsiniz.
Başarılı olmayı ummuştu ama olmadı.
Tom'un bir kedisi yok ama Tom'un bir köpeği var, değil mi?
Onun sığır olduğunu söyledin. Ancak, sanırım o domuz.
Tom Mary'ye bakmıyordu ama onun söylediği her şeyi dinliyordu.
Tom ve Mary iyi arkadaşlar fakat onlar flört etmiyorlar.
Ona yardım etmelisin, ve çabucak!
Bunu söyledim ama ben gerçekten onu demek istemedim.
Ben hiç golf oynamadım ama sanırım deneyeceğim.
Onu ismen tanırım fakat şahsen değil.
Mary'yi davet ettim, ama geleceğini sanmıyorum.
Ona yardım etmelisin, ve çabucak!
O benim oğlum kadar uzun boylu değil ama Tom'dan daha uzun boyludur.
Sana bunu söylemekten nefret ediyorum ama Tom gerçekten senden hoşlanmaz.
- Bir dikiş makinem var ama onu çok nadir kullanıyorum.
- Bir dikiş makinem var ama onu nadiren kullanırım.
Tom gelmek için söz verdi ama henüz gelmedi.
Burada doğmadım ama bütün çocukluğumu burada geçirdim.
Tom Mary'nin ona yalan söylediğini düşünmüyor ama onun yalan söylediğini biliyorum.
Tom çikolatalı barın yarısını kaybetti ama bir arkadaş kazandı.