Examples of using "Widerstehen" in a sentence and their turkish translations:
dayanabilirsek
karşı koyacak hiçbir şey yok
karşı koymak imkansız
O direnemedi.
O direnemedi.
Kimse dayanamaz.
Dayanamadım.
Tatlı şeylere dayanamam.
Ona karşı koyamıyorum.
Nasıl direnebildim?
O ona karşı koyamadı.
- O, dondurmaya karşı koyamaz.
- O, dondurmaya dayanamaz.
Bu her eleştiriye karşı koyabilir.
Ayartılmaktan başka her şeye dayanabilirim.
gemiler bu akıntıya karşı koyamıyor
Cazibeye direnemez.
Bu kadına karşı koyamıyorum.
Ben sadece çikolataya karşı koyamam.
Kim böyle bir teklif karşı koyabilir ki?
Günaha karşı direnmek gerçekten çok zor.
Günah dışında her şeye direnebilirim.
metrelerce seyahat edebilmesi gerekir
Onun mantığının gücüne direnemedik.
Tom Mary'nin çikolatalı dondurmaya dayanamadığını biliyor.
Ayartılmaktan başka her şeye dayanabilirim.
Üzgünüm. Sadece karşı koyamadım.
Tom'un boynunu sıkma dürtüsüne karşı koymak zordu.
Ne istediğini bilen bir kadına dayanamam.
Şekerlemeye dayanamaz.
Tom anahtar deliğinden bakmaya direnemedi.
Tom Mary'yi öpme ayartmasına karşı koyamadı.
Direnmek zordur.
"Neden yeni bir dizüstü bilgisayar aldın?" "Dayanamadım"
Çok film izlemem, ancak iyi bir belgesele dayanamam.
Napolyon'un 'silahlı bir ulus' umudu Müttefiklere direnmek gerçekleşmemişti.