Translation of "Verwirrt" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Verwirrt" in a sentence and their turkish translations:

- Du bist verwirrt.
- Ihr seid verwirrt.
- Sie sind verwirrt.

Kafan karışmış.

Verwirrt das?

Bu kafa karıştırıcı mı?

Das verwirrt.

Bu kafa karıştırıcı.

Tom war verwirrt.

Tom'un kafası karıştı.

Maria ist verwirrt.

Mary'nin kafası karıştı.

Tom ist verwirrt.

- Tom'un kafası karıştı.
- Tom'un kafası karışık.

Das verwirrt nur.

O kafa karıştırıcı.

Ich bin verwirrt.

Benim kafam karıştı.

Wer ist verwirrt?

Kimin kafası karışmış?

Wir sind verwirrt.

Kafamız karışık.

Alle sind verwirrt.

Herkesin kafası karışık.

Alle waren verwirrt.

Herkesin kafası karışıktı.

Bist du verwirrt?

Kafan mı karıştı?

- Du bist derjenige, der verwirrt ist.
- Du bist diejenige, die verwirrt ist.
- Sie sind derjenige, der verwirrt ist.
- Sie sind diejenige, die verwirrt ist.
- Ihr seid diejenigen, die verwirrt sind.
- Sie sind diejenigen, die verwirrt sind.

Kafası karışan sensin.

Ich bin wirklich verwirrt.

Gerçekten kafam karıştı.

Sie waren sehr verwirrt.

Onların kafaları çok karıştı.

Jetzt bin ich verwirrt.

Şimdi kafam karıştı.

Er war sehr verwirrt.

O çok şaşkındı.

Tom war völlig verwirrt.

Tom tamamen şaşkındı.

Sie sieht verwirrt aus.

Kafası karışmış görünüyor.

Er sieht verwirrt aus.

Kafası karışmış görünüyor.

Ich bin so verwirrt!

Kafam çok karışık.

Tom sieht verwirrt aus.

Tom kafası karışmış görünüyor.

Zhang sieht verwirrt aus.

Zhang allak bullak görünüyor.

Tom ist jetzt verwirrt.

Tom'un şimdi kafası karışmış.

Sein Handeln verwirrt mich.

Onun hareketleri beni şaşırtıyor.

Ich bin völlig verwirrt.

Kafam tamamen karıştı.

Ich war wirklich verwirrt.

Benim gerçekten kafam karışmıştı.

Tom ist völlig verwirrt.

Tom tamamen kafası karışık.

Tom ist sehr verwirrt.

Tom çok rahatsız.

Tom ist wirklich verwirrt.

Tom'un gerçekten kafası karışmış.

Tom ist nicht verwirrt.

Tom telaşlanmış değil.

Zuerst war ich verwirrt.

Önce kafam karıştı.

Tom war sehr verwirrt.

Tom gerçekten şaşkındı.

Tom hat uns verwirrt.

Tom bizi şaşırttı.

Er sah verwirrt aus.

Şaşkın görünüyordu.

Ich war einfach verwirrt.

Sadece kafam karışmıştı.

Ich war sehr verwirrt.

Ben çok şaşkındım.

Tom scheint noch verwirrt.

Tom hâlâ kafası karışmış görünüyor.

Der Fisch schien sogar verwirrt.

Balıklar bile şaşkın gibiydi.

Ich bin ein bisschen verwirrt.

Biraz kafam karıştı.

Er erwachte, nackt und verwirrt.

O, çıplak ve şaşkın uyandı.

Er war wütend und verwirrt.

O, öfkeli ve şaşkındı.

Sie war wütend und verwirrt.

O kızgın ve şaşkındı.

Ich war wütend und verwirrt.

Ben kızgın ve şaşkındım.

Tom war erschrocken und verwirrt.

Tom korkmuştu ve kafası karışmıştı.

Tom war wütend und verwirrt.

Tom kızgındı ve kafası karışıktı.

Tom ist noch immer verwirrt.

Tom hâlâ şaşkın.

Du bist zweifellos verwirrt, Tom.

Şüphesiz aklın karışmış, Tom.

Ich bin verzweifelt und verwirrt.

Umutsuzum ve kafam karışık.

Tom sieht ziemlich verwirrt aus.

- Tom çok şaşkın görünüyor.
- Tom çok kafası karışmış görünüyor.

Ich bin verwirrt und frustriert.

Şaşkınım ve sinirliyim.

Tom schien verwirrt zu sein.

Tom kafası karışmış görünüyor.

Tom scheint verwirrt zu sein.

Tom kafası karışmış görünüyor.

Der junge Soldat war verwirrt.

Genç askerin kafası karıştı.

Tom sah etwas verwirrt aus.

Tom biraz şaşkın görünüyordu.

Wir waren verängstigt und verwirrt.

- Korkmuş ve şaşırmıştık.
- Korkmuş ve şaşırmış bir hâldeydik.

Du hast die Studenten verwirrt.

Öğrencilerin kafasını karıştırdın.

- Ich wurde von der Frage fürchterlich verwirrt.
- Die Frage hatte mich gewaltig verwirrt.

Onun sorusuyla kafam son derece karıştı.

Seine Fragen haben mich sehr verwirrt.

Onun sorularıyla kafam çok karıştı.

- Ich war verwirrt.
- Ich war durcheinander.

Kafam karıştı.

Tom scheint völlig verwirrt zu sein.

Tom bütünüyle kafası karışmış görünüyor.

Ich bin genauso verwirrt wie du.

- Benim de senin kadar kafam karıştı.
- Senin kadar kafam karışmış durumdayım.

Ich weiß, dass du verwirrt bist.

Senin şaşkın olduğunu biliyorum.

- Tom ist verwirrt.
- Tom ist gestört.

Tom rahatsız.

Tom und Maria sehen verwirrt aus.

Tom ve Mary şaşırmış görünüyorlar.

Tom sieht immer noch verwirrt aus.

Tom hâlâ şaşkın görünüyor.

Ich hatte Angst und war verwirrt.

Korkutuldum ve kafam karıştı.

Er war genauso verwirrt wie sie.

Onun onun kadar kafası karışmıştı.

Herr Hashimoto war von Kens Frage verwirrt.

Ken'in sorusuyla Bay Hashimoto'nun kafası karıştı.

Tom und Maria guckten gleichermaßen verwirrt drein.

Tom ve Mary eşit derecede kafası karışmış görünüyordu.

- Tom schaute verblüfft.
- Tom schaute verwirrt aus.

Tom kafası karışmış görünüyordu.

Er war durch die abrupte Frage verwirrt.

Beklenmedik soru karşısında kafası karışmıştı.

Ich war verwirrt und kam mir blöd vor.

Ben şaşırdım ve kendimi aptal hissettim.

- Ich verwirre mich gerade.
- Ich bin etwas verwirrt.

Bocalıyorum.

Tom und Maria sehen beide etwas verwirrt aus.

Hem Tom hem de Mary biraz kafası karışık görünüyorlar.

- Ich bin ganz durcheinander.
- Ich bin völlig verwirrt.

- Tamamen kafam karıştı.
- Ben karman çormanım.
- Aklım karmakarışık.

- Sie wirken verwirrt.
- Sie machen einen verwirrten Eindruck.

Onlar şaşkın görünüyorlar.

Wenn wir sagen, dass unsere Köpfe völlig verwirrt sind

tam böyle kafamız allak bullak oldu derken

Ich bin ganz verwirrt. Was mache ich jetzt bloß?

Kafam karıştı. Ben şimdi ne yapıyorum?

Ich war verwirrt, was als nächstes zu tun wäre.

Gelecekte ne yapacağını şaşırdım.

- Du verwirrst mich.
- Ihr verwirrt mich.
- Sie verwirren mich.

Kafamı karıştırıyorsun.

Tom war verwirrt und wusste nicht, was er sagen sollte.

Tom'un kafası karışıktı ve ne diyeceğini bilmiyordu.

Die Frau, die in Charlie Chaplins Werbefilm telefoniert, ist immer noch verwirrt

Charlie Chaplin'in tanıtım filminde telefonla konuşan kadın yine kafaları karıştırıyor

Und auch hier ist eine Frau, die am Telefon spricht, wieder verwirrt

Ve yine burada telefonla konuşan bir kadın yine kafaları karıştırıyor

Manchmal bin ich so verwirrt wie ein Chamäleon in einer Packung Smarties.

Bazen karmakarışık oluyorum Bonibon paketindeki bir bukalemun gibi.

Verwirrt muss ich gestehn, dass ich nicht weiß, wohin ich meinen Argwohn richten soll.

Kafam karıştı, şüphelerimi nereye yönlendireceğimi bilmediğimi itiraf etmeliyim.