Examples of using "Vegetarier" in a sentence and their turkish translations:
Ben vejetaryenim.
Onlar vejetaryen.
Tom bir vejetaryen.
"Vejetaryen misin?" - "Hayır, peki sen?"
- Vejetaryen misin?
- Vejetaryen misiniz?
- Sen vejetaryen misin?
Ben vejetaryen değilim.
- Lev Tolstoy, vejetaryen idi.
- Lev Tolstoy vejetaryendi.
Tom bir vejetaryen değil.
O makale vejetaryenlerle alay ediyor.
Sen bir vejetaryen misin?
Tom ve Mary her ikisi de vejetaryenler.
Vejetaryen misin yoksa vegan mısın?
Vejetaryenler ve veganlar için uygundur.
- Tom ve Mary vejetaryenler.
- Tom ve Mary vejeteryandır.
Tom ve ben vejetaryeniz.
Tom sebzeye tahammül edemez.
Et yer misin ya da bir vejetaryen misin?
Senin vejetaryen olduğunu biliyorum.
Ben vejetaryanım.
Papazımız vejetaryen ve Ateist.
- Tom bir vejetaryen olmaya karar verdi.
- Tom vejetaryen olmaya karar verdi.
Hayır, vejeteryanlar tavuk ya da balık yemez.
Vejetaryenler için özel bir menünüz var mı?
Tom'un neden vejetaryen olduğu kimsenin umurunda değil.
Onlar vejetaryen oldukları için et yemezler.
Siz vejetaryen değil misiniz?
Tom'un bir vejetaryen olduğunu tamamen unutmuşum.
Vejetaryen olduğum için et yememeyi tercih ediyorum.
- Ben vejetaryenim.
- Ben et yemem.
- Et yemem.
- Ben vejetaryanım.
Vejetaryen misin yoksa vegan mısın?
Tom'un bir gün vejetaryen olacağını hiç düşünmedim.
Jane Goodall şempanzelerin her şeyi yediklerini, vejetaryen olmadıklarını keşfetti.
Ben bir vejetaryenim, eğer uygunsa et yemeği tercih etmem.
Vejetaryen olan bir arkadaşım var.
Arkadaşım bir vejetaryen olmasına rağmen, çorbada biraz et olduğunu ona söylemedim.