Translation of "Sang" in Turkish

Er sang und sang.

O sürekli şarkı söyledi.

Ich sang.

Şarkı söylüyordum.

Tom sang.

Tom şarkı söylüyordu.

Ich sang weiter.

Ben şarkı söylemeye devam ettim.

Er sang weiter.

O şarkı söylemeye devam etti.

Tom sang weiter.

Tom şarkı söylemeyi sürdürdü.

Tom sang leise.

Tom aheste aheste şarkı söyledi.

- Sie sang als Kind gut.
- Als Kind sang sie gut.

Çocukken güzel şarkı söylerdi.

Jessica sang ein Lied.

Jessica bir şarkı söylüyordu.

Er sang ein Lied.

O bir şarkı söyledi.

Tom sang ein Lied.

Tom bir şarkı söylüyordu.

Sie sang ein Lied.

O bir şarkı söylüyordu.

Tom sang absichtlich schlecht.

Tom kasıtlı olarak şarkıyı kötü söyledi.

Tom sang mit Maria.

Tom Mary ile şarkı söyledi.

Sie sang beim Gehen.

O yürürken şarkı söyledi.

Sie sang besser als er.

O, ondan daha iyi şarkı söyledi.

Tom sang besser als Maria.

- Tom Mary'den daha iyi şarkı söyledi.
- Tom Maria'dan daha iyi şarkı söyledi.

Tom sang bei der Arbeit.

Tom, çalışırken şarkı söyledi.

Tom sang in der Kirche.

Tom kilisede şarkı söyledi.

Ich sang auf dem Podium.

Podyumda şarkı söyledim.

Sie sang besser als sonst.

O her zamankinden daha iyi söyledi.

- Tom spielte das Piano und Maria sang.
- Tom spielte Klavier und Maria sang.

Tom piyano çaldı ve Mary şarkı söyledi.

Tom sang mit Maria ein Duett.

- Tom Mary ile bir düet yaptı.
- Tom, Mary'yle bir düet seslendirdi.

Dick spielte Klavier und Lucy sang.

- Dick piyano çaldı ve Lucy şarkı söyledi.
- Dick piyano çaldı ve Lucy seslendirdi.

Tom spielte Gitarre, und Maria sang.

Tom gitar çaldı ve Mary şarkı söyledi.

Betty ermordete Jane, während diese sang.

Betty şarkı söylerken Jane'i öldürdü.

Zu meiner Überraschung sang er gut.

Onun şarkı söylemede iyi olmasına çok şaşırdım.

John sang auf der Bühne "Imagine".

John sahnede " Imagine" ı seslendirdi.

Er spielte Klavier und sie sang.

O piyano çalıyordu ve o şarkı söylüyordu.

Rom brannte, und der Kaiser sang.

Roma yandı ve Kaiser şarkı söyledi.

Tom sang seinen Sohn in den Schlaf.

Tom uyuması için oğluna şarkı söyledi.

Sie sang ein japanisches Lied für uns.

O, bizim için bir Japon şarkısı söyledi.

Jeden Abend sang eine Nachtigall für uns.

Her akşam, bir bülbül bizim için şarkı söyledi.

Allabendlich sang uns eine Nachtigall ihre Lieder.

Her akşam, bir bülbül bize şarkı söylerdi.

Ann sang ein Schlaflied für ihre kleine Schwester.

Ann, küçük kız kardeşine bir ninni söyledi.

Er sang ein Medley von Simon and Garfunkel.

O, Simon ve Garfungel hitlerinden bir potpori söyledi.

- Ich sang weiter.
- Ich fuhr fort zu singen.

Şarkı söylemeye devam ettim.

- Tom fing an zu singen.
- Tom sang los.

Tom şarkı söylemeye başladı.

Sie sang ein Lied und lächelte mich an.

O bana gülümseyerek bir şarkı söyledi.

- Er hat ein Lied gesungen.
- Er sang ein Lied.

O bir şarkı söyledi.

Sie sang ein Lied, dessen Titel ich nicht kenne.

O bir şarkı söyledi, ki onun adını bilmiyordum.

- Sie sang ziemlich gut.
- Sie hat ziemlich gut gesungen.

- O oldukça güzel söyledi.
- Oldukça güzel şarkı söyledi.

Sie lächelte mich an, während sie ein Lied sang.

Şarkısını söylerken bana gülümsedi.

Er sang nicht gern, doch wurde er zum Singen gezwungen.

Şarkı söylemekten hoşlanmıyordu fakat onlar ona şarkı söylettiler.

Tom sang mit den Kindern, die um das Lagerfeuer herum saßen.

Tom kamp ateşinin etrafında oturan çocuklarla birlikte şarkı söylüyordu.

- Er hat ein paar alte Lieder gesungen.
- Er sang einige alte Lieder.

Birkaç eski şarkı söyledi.

- Tom sang Maria in den Schlaf.
- Tom hat Maria in den Schlaf gesungen.

Tom Mary'yi ninni söyleyerek uyuttu.

Während sie auf dem Felsen saß und ihr Haar kämmte, sang sie ein wunderschönes Lied.

Kayalığa oturmuş saçlarını tararken çok güzel bir şarkı söylüyordu.

- Ich hörte, wie sie in ihrem Raum sang.
- Ich hörte sie in ihrem Zimmer singen.
- Ich hörte sie in ihrem Raum singen.

Onun, odasında şarkı söylediğini duydum.

- Tom hat Mary in der Dusche singen gehört.
- Tom hörte Mary in der Dusche singen.
- Tom hörte, wie Mary in der Dusche sang.

Tom Mary'nin duşta şarkı söylediğini duydu.

„Was ist los?“ fragte der Geist. „Nichts“, antwortete Scrooge. „Gar nichts! Ein Junge stand gestern Abend vor meiner Tür und sang ein Weihnachtslied. Ich hätte ihm gern etwas gegeben – das ist alles!“

"Sorun ne?" diye sordu Ruh. "Hiçbir şey," dedi Scrooge. "Hiçbir şey. Dün gece kapımda noel şarkısı söyleyen bir çocuk vardı. Ona bir şey vermek istedim: Hepsi bu."