Translation of "Sanft" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Sanft" in a sentence and their turkish translations:

Mich sanft zurückzuziehen.

yavaşça uzaklaşmamı söyledi.

Tom war sanft.

Tom nazikti.

Tom sprach sanft.

- Tom nazikçe konuştu.
- Tom kibarca konuştu.

Ihre Stimme wurde sanft.

- Onun sesi kısıldı.
- Onun sesi yumuşadı.

Sei sanft, aber bestimmt.

Nazik ama kararlı ol.

Tom küsste Maria sanft.

Tom Mary'yi nazikçe öptü.

Sie stubste mich sanft an.

O beni yavaşça itti.

Er stubste mich sanft an.

Nazikçe beni itti.

Der Hund ist sehr sanft.

Bu köpek çok itaatkâr.

Schließen Sie dann sanft Ihre Augen,

Ve yavaşça gözlerinizi kapatabilir

Der Wind küsste sanft die Bäume.

Rüzgar ağaçlara usulca dokundu.

Sie legte das Kind sanft hin.

O, çocuğu yumuşak bir biçimde yere yatırdı.

Seine Stimme ist sanft und warm.

Sesi kibar ve sıcaktır.

Es regnet sanft auf die Stadt.

- Yağmur şehrin üzerine usul usul dökülüyor.
- Yağmur şehre usul usul yağıyor.

Er küsste mich sanft auf den Mund.

O beni usulca dudaklarımdan öptü.

Die Mutter legte ihr Baby sanft auf das Bett.

Anne bebeğini usulca yatağa koydu.

Er hob sanft ihre Hand empor und küsste dieselbe.

O nazikçe onun elini kaldırdı ve onu öptü.

Den Reifegrad der Feigen prüft er deshalb sanft mit den Lippen.

O yüzden olgunlaşmış mı diye her bir inciri önce dudaklarıyla hafifçe sıkıyor.

- Er hat eine einschmeichelnde Stimme.
- Er hat eine sanft klingende Stimme.

Onun tatlı bir sesi var.

Also musst du diese Saugnäpfe ganz sanft abziehen, ohne ihn zu stören,

Bu yüzden vantuzlarını çok narince, onu rahatsız etmeden elinden sökmen gerekiyor ki

Im Gegensatz zu seinem erschreckenden Aussehen war seine Stimme sanft und ruhig.

Korkmuş görünüşünün aksine, sesi sakin ve yumuşaktı.

Also stieß ich sanft an die Oberfläche und dachte, er würde sich lösen.

elimi bırakacağını düşünerek yavaşça yüzeye hareket ettim.

Zu seiner Schulzeit war er nicht so sanft, wie er es jetzt ist.

Okul yıllarında şimdiki kadar nazik değildi.

Oftmals kann man eine Vogelspinne dazu bringen, sich zu bewegen, indem man sie sanft anpustet.

Çoğu zaman bu tarantulaları hareket ettirmenin yolu nazikçe üzerine doğru üflemektir.

„Mach mal die Augen zu!“ flüsterte Tom, und als Maria die Augen schloss, küsste er sie sanft auf die Lippen.

Tom "Sadece gözlerini kapat." diye fısıldadı ve Mary gözlerini kapatınca, onun dudaklarını hafifçe öptü.