Translation of "Mehrmals" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Mehrmals" in a sentence and their turkish translations:

Er ist mehrmals gekommen.

O defalarca geldi.

Ich traf ihn mehrmals.

Onunla birkaç kez karşılaştım.

London wurde mehrmals bombardiert.

Londra defalarca bombalandı.

Ich habe mich mehrmals übergeben.

Sürekli kusuyorum.

mehrmals zeitweise geschlossen und gewartet

bir çok kez ara ara kapatılarak bakım yapıldı

Sie hat mich mehrmals angerufen.

O, beni defalarca aradı.

Er betet mehrmals am Tag.

O, günde birkaç kez dua eder.

Man hat ihn mehrmals gewarnt.

O, çeşitli vesilelerle uyarıldı.

Tom versuchte mehrmals Mary anzurufen.

Tom Mary'yi defalarca aramaya çalıştı.

Man hat Tom mehrmals gewarnt.

Tom birçok kez uyarıldı.

Ich war mehrmals geschäftlich in Sapporo.

Sapparo'yu işle ilgili birkaç kez ziyaret ettim.

Ich war dieses Jahr mehrmals im Ausland.

Bu yıl defalarca yurt dışında bulundum.

Ich habe schon mehrmals den Atlantik überquert.

Atlantik'i birkaç kez geçtim.

Er versuchte mehrmals das Rauchen aufzugeben, aber vergeblich.

O birkaç kez sigarayı bırakmak için çalıştı, ancak başarısız oldu.

Tom hat Mary mehrmals zu einem Date eingeladen.

Tom, Mary'ye birkaç kez çıkma teklif etti.

Jim hat Anne mehrmals zu einem Date eingeladen.

Jim Anne'e birkaç kez çıkma teklif etti.

Tom bat Mary mehrmals, das Fenster zu öffnen.

Tom Mary'den birkaç kez pencereyi açmasını rica etti.

Ich habe alle diese Bücher schon mehrmals gelesen.

Bu kitapların hepsinin her birini birkaç kez okudum.

Gleich nach meiner Verhaftung bin ich mehrmals verhört worden.

Tutuklanmamdan hemen sonra birkaç kez sorgulandım.

Ihr Rechner wird während der Installation mehrmals neu gestartet werden.

Bilgisayarınız kurulum sırasında birkaç kez yeniden başlatılacaktır.

Ich habe dich doch mehrmals gebeten, das nicht zu tun.

Bunu yapmamanı birkaç defa istedim.

Tom hatte früher einmal einen Brieffreund aus Australien, der ihm mehrmals monatlich schrieb.

Tom'un Avustralya'da ayda birkaç kez yazdığı bir mektup arkadaşı vardı.

Tom bat Maria mehrmals, ihn früher nach Hause gehen zu lassen, aber sie ließ ihn nicht.

Tom Mary'den ona eve erken gitmesi için izin vermesini rica etti fakat o izin vermedi.

Ich kann nicht glauben, dass du etwas isst, von dem der Doktor mehrmals gesagt hat, dass du es nicht essen solltest.

Doktorun sana defalarca yememen gerektiğini söylediği şeyi yediğine inanamıyorum.