Examples of using "Geliehen" in a sentence and their turkish translations:
Ben bir tane ödünç aldım.
Kameramı ona ödünç verdim.
Bisikletimi Tom'a ödünç verdim.
Bisikletini bana ödünç verdi.
Tom'un arabasını ödünç aldım.
Yastığını ödünç aldım.
Tom bisikletimi ödünç aldı.
Plağı Ken'e verdim.
Tom bana bilgisayarını ödünç verdi.
Tom'a hiç ödünç para vermediğini umuyorum.
Kitabı ondan ödünç aldı.
Tom Mary'den ödünç para aldı.
Ödünç alınmış altın geri talep ettikleri zaman kurşun haline gelir.
Kuzenimden 1,000 yen ödünç aldım.
Hiç arabanı birisine ödünç verdin mi?
Kitabı bu kütüphaneden ödünç aldım.
Bu kitabı ondan ödünç aldım.
Tom'dan biraz borç para aldım.
Hiç şirketinden ödünç para aldın mı?
Tom ihtiyacım olan parayı bana ödünç verdi.
Neden onun gibi birine ödünç para verdin?
Neden onun gibi birine borç para verdin?
Biz yüksek faizle para ödünç aldık.
İşte senden ödünç aldığım para.
Ondan ödünç aldığım motosiklet bozuldu.
Bana ödünç verdiğin dergi çok ilgi çekici.
Ondan ödünç aldığım bu kitaptı.
Tom sana biraz ödünç para verdiği için şanslısın.
Tom benimkini ödünç aldı.
Tom arabamı ödünç alan kişi değil.
Ona ödünç verdiğin parayı geri ödedi mi?
Ödünç aldığım bıçağı iade ettim.
En son ne zaman kütüphaneden kitap ödünç aldın?
Bana ödünç verdiğin parayı sana geri ödeyemiyorum.
Tom'un beyzbol eldivenimi ödünç almasına izin verdim.
Tom bisikletini Mary'ye ödünç verdi.
Tom, Mary'ye bir kitap ödünç verdi.
O bana iki kitap ödünç verdi.
O, şemsiyesini unutmuştu bu yüzden ona benimkini ödünç verdim.
Tom ve Mary aile ve arkadaşlardan borç para aldı.
Bana ödünç verdiği ceketi geri aldı.
Ona biraz para ödünç para verdim ama onu henüz geri ödemedi.
Ona biraz borç para verdim, halen geri vermedi.
Bankadan bir milyon dolar ödünç aldığın doğru mu?
- Sana geçen hafta ödünç verdiğim kitabı bitirdin mi?
- Size geçen hafta ödünç verdiğim kitabı bitirdiniz mi?
Mary kütüphaneden ödünç aldığı kitabı iade etti.
Tom arabamı ödünç aldığından beri benden veba gibi kaçınıyor.
Birkaç gün önce sana ödünç verdiğim kitabı iade etmeni istiyorum.
Tom Mary'ye ondan ödünç aldığı bütün parayı geri ödeyeceğine söz verdi.
Üzgünüm ama bana verdiğin kitabı bulamıyorum.
Yapman gereken tek şey sormaktı ve istediğin kadar çok parayı sana ödünç verirdim.
Geçimimi sağlamakta güçlük çekiyorken bana 500$ ödünç verdiğin için sana çok teşekkür ederim.
Tom ve Mary küçük bir fırın açmak için aile ve arkadaşlardan para ödünç alıyorlardı.
Kitapları ödünç verme; hiç kimse onları geri vermez. Kütüphanemde hala kalan kitaplar diğer insanlardan ödünç aldıklarımdır.
Bu çizgi romanı onun kız kardeşinden ödünç aldım.