Translation of "Flammen" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Flammen" in a sentence and their turkish translations:

"Minneapolis in Flammen."

"Minneapolis yanıyor."

Die Flammen brauchen Luft.

Alevleri yelleyin.

Das Haus stand in Flammen.

Ev alevler içindeydi.

Sein Haus stand in Flammen.

Onun evi yanıyordu.

Das Gebäude steht in Flammen.

Bina yanıyor.

Das Haus steht in Flammen!

Ev yanıyor!

Das Schiff stand in Flammen.

Gemi yanıyordu.

Viele Häuser standen in Flammen.

Çok sayıda ev yandı.

Die Feuerwehrmänner löschten die Flammen schnell.

İtfaiyeciler yangını hemen söndürdüler.

Der Wind fachte die Flammen an.

Rüzgar alevleri körükledi.

Der Wald stand tagelang in Flammen.

Orman günlerce yandı.

Das Luftschiff ging in Flammen auf.

Zeplin alevler içinde patladı.

Das Schiff ging in Flammen auf.

Gemi alev alev yandı.

Die ganze Welt steht in Flammen.

Bütün Dünya yanıyor.

Tom! Das Auto steht in Flammen!

- Tom! Araba yanıyor!
- Tom! Araba alevler içinde.

Aber die Flammen haben auch etwas Magisches.

Ama alevlere bakmanın büyüleyici bir yanı da vardır.

Tom rettete die Katze aus den Flammen.

Tom kediyi alevlerden kurtardı.

Der Vulkan speit Flammen und Lava aus.

Yanardağ dışarıya alevleri ve lavları fırlatıyordu.

Der Feuerwehrmann konnte die Flammen nicht löschen.

İtfaiyeci alevleri söndüremedi.

Ich warf das Papier in die Flammen.

Kağıdı aleve attım.

Materialien, die normalerweise feuerfest waren, in Flammen auf.

normalde yangına dayanıklı malzemeler bile alev haline geldi.

- Toms Haus steht in Flammen.
- Toms Haus brennt.

Tom'un evi yanıyor.

- Das Bett brennt!
- Das Bett steht in Flammen!

Yatak yanıyor!

Im Fernsehen sahen wir Mamas Büro in Flammen.

Televizyonda annemizin bürosunu alevler içinde gördük.

Eine alte Frau kam in den Flammen ums Leben.

Yaşlı bir adam yanarak ölmüştü.

Das Auto überschlug sich und ging in Flammen auf.

Araba devrildi ve ateş aldı.

Autos waren in Flammen, Menschen starben, und keiner konnte ihnen helfen.

Yanan arabalar, ölen insanlar vardı ve kimse onlara yardımcı olamadı.

Innerhalb weniger Augenblicke schlugen Flammen durch die Kapsel und töteten alle drei Astronauten.

Birkaç dakika içinde, alevler kapsülün içinden geçerek üç astronotu da öldürdü.

Durch den starken Wind angefacht, breiteten sich die Flammen in alle Richtungen aus.

Rüzgarla körüklendiği için, alevler her yöne yayıldı.