Examples of using "Flüssigen" in a sentence and their turkish translations:
bu yer kabuğu o akışkan olan magmanın üzerinde bildiğimiz yüzüyor
Yengecin en büyük sorunu, peşindeki avcının sıvı bir hayvan olması.
oksijeni yakarak yedi buçuk milyon poundluk bir kombine itme gücü
Europa ve Enceladus'un, yüzeylerinin altında sıvı sudan oluşan bir okyanusa sahip oldukları düşünülmektedir.