Examples of using "Sauerstoff" in a sentence and their turkish translations:
Oksijen yanma için gereklidir.
Oksijen yanma için gereklidir.
Su oksijen ve hidrojenden oluşur.
Oksijensiz yaşayamazsınız.
Oksijen olmadan hiçbir şey yakamazsınız.
Su hidrojen ve oksijen içerir.
Oksijensiz yaşayamayız.
Hava ağırlıklı olarak nitrojen ve oksijenden oluşur.
Su, hidrojen ve oksijenden oluşur.
Ayda oksijen yok.
Odada neredeyse hiç oksijen yok.
Tom'un beyni uzun süre oksijenden yoksun kaldı.
Ağaçlar oksijen yayar ve karbon dioksit emer.
Tropik yağmur ormanları oksijen üretir karbondioksit tüketir.
Büyümek ve karmaşık hale gelmek için yaşam oksijene ihtiyaç duyar.
Plankton ve mikroorganizmalar atmosfere oksijen bırakıyorlar,
Oksijen dünya hayatı için gereklidir.
Hidrojen ve oksijen birleşerek suyu oluşturur.
Muhtemelen fazla oksijen olmadığından.
Oksijen yetersizliğinden öldü.
Soluduğumuz hava, oksijen ve azottan oluşur.
Bir su molekülü, bir oksijen ve iki hidrojen atomundan oluşur.
Tekenin, oksijen tamamen bitmeden yemek bulması gerek.
Düşük hava basıncı insanların nefes almasını ve yeterli oksijen almasını daha zor hale getirir.
Sorun şu ki daha az oksijen almaya başladığıızda, zihniniz sizinle oyunlar oynamaya başlar.
kaynaklanan bir kıvılcımdı . Kumanda modülünün içindeki atmosfer saf oksijendi ve bu ortamda
Fırlatıldığında, kapsül daha güvenli bir oksijen-nitrojen karışımı ile basınçlandırıldı.
oksijeni yakarak yedi buçuk milyon poundluk bir kombine itme gücü
Yumurtalara sifonuyla oksijen veriyor, onlara göz kulak oluyordu.
Doğrudan havadan oksijen çekebilmek için kendini dışarı atıyor. Nihayet. Güneş yüzünü gösteriyor.
Bizim atmosferimiz nefes almamız için gerekli olan % 21 oksijen, % 78 azot ve % 0,9 argon içermektedir. Diğer % 0.1 ise su buharı, karbon dioksit, neon, metan, kripton, helyum, ksenon, hidrojen, azotlu oksit, karbon monoksit, azot dioksit, kükürt dioksit ve ozondan oluşur.