Translation of "Erwarten" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Erwarten" in a sentence and their turkish translations:

Wen erwarten Sie?

Kimi bekliyorsun?

Wir erwarten Erfolg.

Başarıyı seziyoruz.

Sie erwarten dich.

Onlar seni bekliyorlar.

- Sie beide erwarten Kinder.
- Sie erwarten beide ein Kind.

Onların her ikisi de bebek bekliyorlar.

- Wir erwarten, dass das geschieht.
- Wir erwarten, dass das passiert.
- Wir erwarten, dass das eintritt.

Bunun olmasını umuyoruz.

- Du kannst mich morgen erwarten.
- Sie können mich morgen erwarten.

Yarın beni bekleyebilirsin.

- Wir erwarten Besuch heute Abend.
- Wir erwarten Gäste heute Abend.

Bu akşam misafir bekliyoruz.

Wir erwarten gute Ergebnisse.

İyi sonuçlar bekliyoruz.

Wir erwarten eine Veränderung.

Biz bir değişim bekliyoruz.

Die Leute erwarten zuviel.

İnsanlar çok fazla beklerler.

Was sollten wir erwarten?

Ne beklemeliyiz?

Das ist zu erwarten.

- Beklenen bir durum.
- Böyle olması normal.

Es ist zu erwarten.

Bu beklenilebilir.

Erwarten Sie meine Befehle!

Emirlerimi bekleyin.

Wir erwarten ein Kind.

Biz bir bebek bekliyoruz.

Tom wird das erwarten.

Tom bunu bekliyor olacak.

Wir erwarten viel von ihm.

Biz ondan çok şey bekliyoruz.

Wir erwarten nicht viele Teilnehmer.

Çok kişinin katılmasını beklemiyorduk.

Ich kann es kaum erwarten.

- Sabırsızlanıyorum.
- Bekleyemem.

Einsamkeit und Tod erwarten sie.

Yalnızlık ve ölüm onu beklemektedir.

Was sonst konnten wir erwarten?

Başka ne bekleyebiliriz?

Das hätte niemand erwarten können.

Kimse bunu bekleyemezdi.

Was sonst konnte man erwarten?

Başka ne bekleyebilirsiniz ki?

Die Menschen erwarten den Sonnenuntergang.

İnsanlar gün batımını bekliyorlar.

Mehr kann man keinesfalls erwarten.

Tüm bekleyebileceğin bu.

Tom und Mary erwarten dich.

Tom ve Mary seni bekliyorlar.

Wir erwarten Tom bald zurück.

Tom'un yakında gelmesini umuyoruz.

Tom scheint irgendetwas zu erwarten.

Tom bir şey bekliyor gibi görünüyor.

- Tom kann es kaum erwarten, dich kennenzulernen.
- Tom kann es kaum erwarten, euch kennenzulernen.
- Tom kann es kaum erwarten, Sie kennenzulernen.

Tom seninle tanışmak için sabırsızlanıyor.

- Wir erwarten eine gute Ernte in diesem Jahr.
- Wir erwarten dieses Jahr eine gute Ernte.
- Wir erwarten in diesem Jahr eine gute Ernte.

Bu yıl iyi bir hasat bekliyoruz.

Und den Greifvögeln, die sie erwarten.

Bekleyen yırtıcı kuşlara da.

Todes - das erwarten Sie von Helden.

- kahramanların yapmasını beklediğiniz şey bu.

Wir erwarten Zuwachs in unserer Familie.

Ailemize bir katılım bekliyoruz.

Ich kann die Party kaum erwarten.

Ben parti için sabırsızlanıyorum.

Sie kann die Sommerferien kaum erwarten.

Yaz tatilini güçlükle bekleyebilir.

Tom kann es kaum erwarten loszulegen.

- Tom bir an önce başlamak istiyor.
- Tom başlamak için sabırsızlanıyor.

Ich kann den Sommer kaum erwarten.

- Yaza kadar bekleyemem.
- Yaza kadar bekleyemiyorum.

Du kannst nicht erwarten zu gewinnen.

Gerçekten kazanmayı bekleyemezsin.

Ich kann es einfach nicht erwarten.

Sadece bekleyemem.

Wir sehen das, was wir erwarten.

Biz görmeyi umduğumuz şeyi görürürüz.

Büroleiter erwarten Genauigkeit, Leistungsfähigkeit und Hingabe.

Müdürler çalışanlardan doğruluk,verimlilik ve adanmışlık bekler.

Wir erwarten die Veröffentlichung seines Buches.

Biz kitabının yayınlanmasını bekliyoruz.

Wir erwarten keine Hilfe von Ihnen.

Yardımını beklemiyoruz.

Tom weiß, was zu erwarten ist.

Tom ne bekleyeceğini biliyor.

Tom und Mary erwarten ein Baby.

Tom ve Mary bir bebek bekliyorlar.

Wir erwarten fast, dass Künstler kämpfen müssen.

Sanatçının sıkıntı çeken bir sanatçı olması beklentisindeyiz.

Was können wir von archäologischen Ausgrabungen erwarten?

Acaba arkeolojik kazılar yapmak için neyi bekliyor olabliliriz ki?

Du kannst nicht viel von ihm erwarten.

Ondan çok şey bekleyemezsin.

Die Schüler konnten die Ferien kaum erwarten.

Öğrenciler yaz tatilini iple çekiyorlar.

Wir erwarten, dass er uns helfen wird.

Onun bize yardımcı olacağını umuyoruz.

Du kannst nicht mehr als das erwarten.

- Ondan daha fazlasını bekleyemezsin.
- Ondan daha fazla bekleyemezsin.

Seine Eltern erwarten zu viel von ihm.

Ebeveynleri ondan çok şey bekliyorlar.

Ich kann es kaum erwarten, ihn kennenzulernen.

Onunla tanışmak için sabırsızlanıyorum.

Ich kann es kaum erwarten, sie kennenzulernen.

- Onunla tanışmak için bekleyemem.
- Onunla tanışmak için sabırsızlanıyorum.

Ich kann es kaum erwarten, dich wiederzusehen.

- Seni bir daha görmeyi bekleyemem.
- Seni tekrar görmek için sabırsızlanıyorum.

Ich kann es kaum erwarten, Tom kennenzulernen.

Tom'la tanışmak için sabırsızlanıyorum.

Solche Handlungsweisen wären von Tom zu erwarten.

Bu Tom'un yapacağı türden bir şey gibi duruyor.

Wir erwarten ihn morgen um zehn Uhr.

Yarın onda onu bekleriz.

Wir erwarten, dass Tom bald hier ist.

Tom'un yakında burada olmasını umuyoruz.

Tom scheint Hilfe von Maria zu erwarten.

Tom Mary'nin yardımını bekliyor gibi görünüyor.

Ich kann es nicht erwarten, hier herauszukommen.

Buradan çıkmak için sabırsızlanıyorum.

- Das war zu erwarten.
- Das war vorauszusehen.

Bu bekleniyordu.

Wir erwarten, dass es heute regnen wird.

Bugün yağmur yağacağını umuyoruz.

Tom konnte es kaum erwarten, Maria kennenzulernen.

Tom Mary ile karşılamak için can atıyordu.

Ich werde dich in meinem Zimmer erwarten.

Seni odamda bekleyeceğim.

- Ich kann es kaum erwarten, euch alle kennenzulernen.
- Ich kann es kaum erwarten, euch alle zu treffen.

Ben hepinizle tanışmak için sabırsızlanıyorum.

- Du kannst nicht erwarten, dass ich für alles aufkomme.
- Ihr könnt nicht erwarten, dass ich für alles aufkomme.
- Sie können nicht erwarten, dass ich für alles aufkomme.

Benim her şey için ödeme yapmamı bekleyemezsiniz.

Aber es gibt ein Problem. Rundschwanzsperber erwarten sie.

Ama bir sorun var. Cooper atmacaları geleceklerini biliyor.

Erwarten Sie nicht, im Fernsehen ausgestrahlt zu werden.

televizyonda yoğun bir şekilde yayınlanmasını beklemeyin sakın

Wir erwarten von ihm, dass er erfolgreich ist.

Biz onun başarılı olmasını bekliyoruz.

Tom tut nicht immer das, was andere erwarten.

Tom her zaman diğerlerinin beklediği şeyi yapmaz.

Wir erwarten eine gute Ernte in diesem Jahr.

Bu yıl iyi bir hasat bekliyoruz.

Du kannst von Tom nicht viel Mitleid erwarten.

Tom'dan fazla sempati bekleyemezsiniz.

Du kannst nicht erwarten, dass Tom sich ändert.

Gerçekten Tom'un değişmesini bekleyemezsin.

Man kann nicht alles von den Schulen erwarten.

Biri okullardan her şeyi bekleyemez.

Er kann es nicht erwarten, da zu sein.

- Orada olmak için bekleyemiyor.
- Orada olmak için sabırsızlanıyor.

Aber Wissenschaftler erwarten dass diese Nummer steigen wird.

Ancak bilim adamları bu sayının artmasını bekliyor.

Wir erwarten dieses Jahr einen sehr kalten Winter.

Biz bu yıl çok soğuk bir kış bekliyoruz.

Wir neigen dazu wahrzunehmen, was wir wahrzunehmen erwarten.

Algılamayı umduğumuzu algılama eğilimindeyiz.

Ich kann es nicht erwarten, 18 zu werden.

18 yaşına girmek için sabırsızlanıyorum.

Du kannst nicht erwarten, dass ich dort hinkomme.

Benim oraya gelmemi bekleyemezsin.

Ich konnte es kaum erwarten, ihn zu sehen.

Onu görmek için sabırsızlanıyordum.

- Du kannst nicht erwarten, dass Tom über Nacht gesund wird.
- Sie können nicht erwarten, dass Tom über Nacht gesundet.

Tom'un bir gecede iyileşmesini bekleyemezsin.

- Meine Eltern erwarten von mir, dass ich auf die Universität gehe.
- Meine Eltern erwarten von mir, dass ich studiere.

Ailem benim üniversiteye girmemi umuyor.

Seine soldatische Art wider Erwarten den portugiesischen Prinzregenten besiegte.

Beklentilere rağmen askerlik tarzının Portekiz'in Prens Regent'ini kazandığı

Ich kann es kaum erwarten, meine Mutter zu sehen.

Annemi görmek için can atıyorum.

Er konnte es kaum erwarten die Neuigkeiten zu hören.

Haberi duymak için güçlükle bekleyebildi.

- Erwarten Sie jemanden?
- Erwartest du jemanden?
- Erwartet ihr jemanden?

Birini bekliyor musun?

Ich kann es kaum erwarten, dass die Schule anfängt.

Okulun başlamasını bekleyemem.

Du kannst nicht erwarten, dass Tom seine Meinung ändert.

Tom'un düşüncesini değiştirmesini gerçekten bekleyemezsin.

Ich kann es gar nicht erwarten, dieses Mädchen kennenzulernen.

Bu kızla tanışmak için sabırsızlanıyorum.

Tom konnte es nicht erwarten, nach Hause zu kommen.

- Tom eve gitmeyi bekleyemedi.
- Tom ev almak için sabırsızlanıyordu.

Ich kann es nicht mehr erwarten, sie zu sehen.

Onu görmek için sabırsızlanıyordum.

Ich kann es nicht mehr erwarten, ihn zu sehen.

Onu görmek için sabırsızlanıyordum.

Tom konnte es kaum erwarten, seine neue Arbeit anzutreten.

Tom yeni işine başlamak için bekleyemedi.

- Ich konnte nicht warten.
- Ich konnte es nicht erwarten.

Bekleyemedim.