Translation of "England" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "England" in a sentence and their turkish translations:

- Ich komme aus England.
- Ich bin aus England.

- Ben İngiltereliyim.
- İngiltereliyim.

- Er lebt in England.
- Sie lebt in England.

O, İngiltere'de yaşıyor.

Skandinavien und England

İskandinavya ve İngiltere'de

Er kommt aus England.

O İngilterelidir.

Er lebt in England.

O, İngiltere'de yaşıyor.

England importiert spanische Erzeugnisse.

İngiltere, İspanyol ürünü ithal ediyor.

- Ich habe einen Freund in England.
- Ich habe eine Freundin in England.

İngiltere'de bir arkadaşım var.

Aus Skandinavien und England gehört

İskandinavya'dan ve İngiltere'den duyulduğu

Wir werden in England leben.

İngiltere'de yaşıyor olacağız.

Aus England bringen sie Stoff.

Onlar İngiltere'den kumaş getiriyorlar.

Frankreich liegt südlich von England.

Fransa İngiltere'nin güneyindedir.

Sie ist nach England gezogen.

O İngiltere'ye taşındı.

Island schlug England im Achtelfinale.

İzlanda son16 turunda İngiltere'yi yendi.

England wird das Spiel gewinnen.

İngiltere maçı kazanacak.

England wird das Rennen gewinnen.

İngiltere, yarışı kazanacak.

Sie wurde in England geboren.

O, İngiltere'de doğdu.

Layla lebte im ländlichen England.

Leyla, İngiltere kırsalında yaşıyordu.

- Sie ist schon einmal in England gewesen.
- Sie war schon mal in England.

O bir kez İngiltere'de bulunmuştur.

- Anfang August ist er nach England abgereist.
- Nach England ist er Anfang August abgereist.

- Ağustos başında İngiltere'ye yola çıktı.
- Ağustos ayının başında İngiltere'ye hareket etti.

- Elisabeth II. ist die Königin von England.
- Elisabeth die Zweite ist Königin von England.

II. Elizabeth İngiltere kraliçesi.

Eindringling, König von England zu werden.

istilacının İngiltere Kralı olmasının yolunu açtı .

England ist wieder im Elfmeterschießen ausgeschieden.

İngiltere yine penaltılarla elendi.

Tom war noch nie in England.

Tom hiç İngiltere'ye gitmedi.

England ist stolz auf seine Dichter.

İngiltere şairleri ile iftihar etmektedir.

Seitdem ist Tom in England geblieben.

Tom o zamandan beri İngiltere'de kaldı.

Alle ihre Freunde leben in England.

Onun bütün arkadaşları İngiltere'de yaşıyor.

Er muss im Sommer nach England.

O, yazın İngiltere'ye gitmek zorunda.

Sie bestellte das Buch aus England.

Kitabı İngiltere'den sipariş etti.

Ich war noch nie in England.

İngitere'de asla bulunmadım.

Dies ist ein Buch über England.

Bu, İngiltere hakkında bir kitaptır.

Das Wetter wechselt häufig in England.

İngiltere'de hava çok sık değişir.

Bist du jemals in England gewesen?

Hiç İngiltere'de bulundun mu?

Wilhelm der Eroberer eroberte 1066 England.

Fatih William 1066 yılında İngiltere'yi fethetti.

Dieses Buch wurde in England gedruckt.

Bu kitap İngiltere'de basıldı.

Wann wurde Amerika unabhängig von England?

Amerika İngiltere'den ne zaman bağımsız oldu?

Nächstes Jahr musst du nach England.

Seneye İngiltere'ye gitmen gerekecek.

Er ist zweimal in England gewesen.

O, iki kez İngiltere'de bulundu.

England richtete sich zahlreiche Kolonien ein.

İngiltere birçok koloni kurdu.

Ich bin gerade aus England zurückgekommen.

Az önce İngiltere'den döndüm.

Mein Bruder hat in England studiert.

Erkek kardeşim İngiltere'de okudu.

Warum sind die Ragnarssons in England eingedrungen?

Ragnarssons neden İngiltere'yi işgal etti?

Die Normannen eroberten England im Jahre 1066.

- Normanlar İngiltere'yi 1066'da ele geçirdi.
- Normanlar 1066'da İngiltere'yi fethettiler.

Wie lange haben sie in England gelebt?

Onlar İngiltere'de ne kadar süre yaşadılar?

Welches Land ist größer: Japan oder England?

Hangisi daha büyüktür, Japonya mı yoksa Britanya mı?

Morgen fährt unser Professor zurück nach England.

Yarın profesörümüz İngiltere'ye geri gidiyor.

Ich habe viele Teile von England bereist.

- İngiltere'nin birçok kısımlarını ziyaret ettim.
- İngiltere'nin birçok kısmını ziyaret ettim.

Großbritannien besteht aus Wales, England und Schottland.

Büyük Britanya; Galler, İngiltere ve İskoçya'dan oluşur.

Sind in England sonntags die Läden geschlossen?

İngiltere'de pazar günü mağazalar kapalı mı?

Elisabeth I. wurde 1558 Königin von England.

1. Elizabeth 1558 yılında İngiltere Kraliçesi oldu.

Wie lange sind Sie schon in England?

Ne kadar süredir İngiltere'desin?

Ich möchte eines Tages mal England besuchen.

Bir gün İngiltere'yi ziyaret etmek istiyorum.

England ist die Heimstatt der englischen Sprache.

İngiltere İngilizce dilinin vatanıdır.

Er starb auf dem Rückweg nach England.

İngiltere'ye dönerken öldü.

- In einer Woche werde ich in England sein.
- Heute in einer Woche werde ich in England sein.

Bir hafta sonra, Londra'da olacağım.

- Toms Traum ist es, eine Universität in England zu besuchen.
- Toms Traum ist es, in England zu studieren.

Tom'un hayali İngiltere'de bir üniversiteye gitmek.

Es war einmal ein böser König in England.

Bir zamanlar İngiltere'de çok kötü bir kral yaşarmış.

Irland und England werden durch das Meer getrennt.

İrlanda ve İngiltere deniz ile ayrılır.

Was er über England gesagt hat, ist wahr.

Onun İngiltere hakkında söylediği doğrudur.

Sie lebte in England, als der Krieg begann.

Savaş patlak verdiğinde İngiltere'de yaşıyordu.

Wilhelm der Eroberer besetzte England im Jahre 1066.

Fatih William, 1066 yılında İngiltere'yi işgal etmiştir.

Sie leben in einem kleinen Dorf in England.

İngiltere'de küçük bir köyde yaşıyorlar.

Ich habe einen Freund, der in England lebt.

İngiltere'de yaşayan bir arkadaşım var.

Sie sind vor einer Woche aus England gekommen.

İngiltere'den bir hafta önce geldiler.

Diesen Sommer bin ich endlich nach England gefahren.

Nihayet bu Yaz İngiltere'ye gittim.

Toms Traum ist es, in England zu studieren.

Tom'un hayali İngiltere'de okumaktır.

In einer Woche werde ich in England sein.

Bir hafta içinde İngiltere'de olacağım.

Herr Brown reiste am fünfzehnten Mai nach England.

Bay Brown, 15 Mayıs'ta İngiltere'ye gitti.

Die industrielle Revolution ereignete sich zuerst in England.

Sanayi Devrimi ilk defa İngiltere'de ortaya çıkmıştır.

Eines Tages würde ich gerne nach England gehen.

Bir gün İngiltere'ye gitmek istiyorum.

In England fährt man auf der linken Seite.

Onlar İngiltere'de solda araba sürerler.

Er lebte in England, als der Krieg begann.

Savaş başladığında, o, İngiltere'de yaşıyordu.

Er hat eine gute Ausbildung in England erhalten.

İngiltere'de iyi bir eğitim aldı.

Frankreich und England befanden sich erneut im Krieg.

Fransa ve İngiltere bir kez daha savaştaydı.

Sie muss letzten Sommer in England gewesen sein.

Geçen yaz İngiltere'yi ziyaret etmiş olmalı.

Nach dem Krieg kehrte Tom nach England zurück.

Tom savaştan sonra İngiltere'ye döndü.

England erwartet, dass jeder Mann seine Pflicht tun wird.

İngiltere her erkeğin görevini yapacağını umuyor.

Er wurde in England geboren, aber in Amerika großgezogen.

O İngiltere'de doğdu ama Amerika'da eğitim gördü.

Am Ende ist sie wieder zurück nach England gezogen.

O sonunda İngiltere'ye geri taşındı.

1900 verließ er England und kehrte nie wieder zurück.

1900 yılında İngiltere'den ayrıldı, asla geri dönmedi.

Harald II. war der letzte angelsächsische König von England.

Harold II İngiltere'nin son Anglo-Sakson kralıydı.

Kurz nach unserer Rückkehr nach England starb meine Mutter.

İngiltere'ye dönüşümüzden kısa bir süre sonra annem öldü.

Er ist nach England gegangen, um Musik zu studieren.

Müzik okumak için İngiltere'ye gitti.

- Ich bin von Deutschland nach England gezogen, als ich neun war.
- Ich bin mit neun Jahren von Deutschland nach England gezogen.

Dokuz yaşındayken Almanya'dan İngiltere'ye taşındım.

Das Wetter in Japan ist milder als das in England.

Japonya'nın havası İngiltere'den daha sıcaktır.

Mein Bruder lebt schon mehr als dreißig Jahre in England.

Erkek kardeşim 30 yıldan fazladır İngiltere'de yaşıyor.

Sie sagte, sie sei schon seit drei Jahren in England.

O, üç yıldır İngiltere'de olduğunu söyledi.