Examples of using "Beständig" in a sentence and their turkish translations:
O ileri geri yürümeye devam etti.
Tom çok tatlıydı. O bana her zaman çiçek getirdi.
Suç sürekli artıyor.
Bu dünyada değişkenlikten başka sürekli bir şey yoktur.
Son çalışmaya göre, Japonların ortalama hayat süresi hâlâ artıyor.
Hayatta çok daha önemli şeyler var, sürekli durmadan her şeyi hızlandırmaktansa.
Bir uçuş sırasında uçak yakıt tüketirken uçağın ağırlığı sürekli değişir.
Hava atomları ve molekülleri sürekli egzosferden uzaya kaçmaktadır.
Lojban'ın geliştirilmesinde, dili ilk aşamasından beri tarafsız tutmak için çabalar tutarlı olarak yapılmıştır.
O parti her zaman orta sınıfı kötülüğe teşvik ediyor.