Translation of "Bein" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Bein" in a sentence and their turkish translations:

Bein hoch!

Bacağını kaldır.

- Sie versorgte sein gebrochenes Bein.
- Sie behandelte sein gebrochenes Bein.

- Onun kırık bacağını tedavi etti.
- O, kırık bacağını tedavi etti.

- Tom brach sich das Bein.
- Tom hat sich das Bein gebrochen.

Tom bacağını kırdı.

- Ein Hund biss ihr ins Bein.
- Ein Hund hat ihr ins Bein gebissen.
- Ihr biss ein Hund ins Bein.

Bir köpek onun bacağını ısırdı.

- Ein Hund biss ihr ins Bein.
- Ihr biss ein Hund ins Bein.

Bir köpek onu bacağından ısırdı.

- Du hast dir das Bein gebrochen.
- Sie haben sich das Bein gebrochen.

Bacağını kırdın.

Tom hat ein Bein verloren.

Tom bir bacağını kaybetti.

Mein Bein ist noch eingeschlafen.

Bacağım hâlâ uyuşuk.

Sie versorgte sein gebrochenes Bein.

Onun kırık bacağını tedavi etti.

Tom hatte nur ein Bein.

Tom'un sadece bir bacağı vardı.

Der Soldat wurde am Bein verwundet.

Asker bacağından yaralandı.

Ich habe mir das Bein gebrochen.

Ben bacağımı kırdım.

Er wurde am linken Bein operiert.

Sol bacağından ameliyat oldu.

Tom hat mir ins Bein geschossen.

Tom beni bacağımdan vurdu.

Der Chirurg amputierte das falsche Bein.

Cerrah yanlış bacağı kesti.

Mir tut das rechte Bein weh.

Sağ bacağım acıyor.

Melanie hat sich am Bein verletzt.

Melanie bacağını acıttı.

Tom hat sich am Bein verletzt.

Tom bacağını yaraladı.

Tom verband sich selbst das Bein.

Tom kendi bacağını bandajladı.

Tom hat sich ein Bein gebrochen.

Tom'un kırık bir bacağı var.

Tom hat sich ins Bein geschossen.

Tom kendini bacağından vurdu.

Ich kann mein Bein nicht bewegen.

Bacağımı kımıldatamıyorum.

Ich verletzte mich am rechten Bein.

Sağ bacağımı incittim.

Tom brach sich fast das Bein.

Tom az daha bacağını kırıyordu.

Tom wurde am rechten Bein operiert.

Tom sağ bacağından ameliyat oldu.

- Ich will kein gebrochenes Bein riskieren.
- Ich will nicht riskieren, mir ein Bein zu brechen.

Bacağımın kırılması riskini istemiyorum.

- Tom brach sich beim Skifahren das Bein.
- Tom hat sich beim Skifahren das Bein gebrochen.

Tom kayak yaparken bacağını kırdı.

- Bei dem Unfall habe ich mein Bein verletzt.
- Bei dem Unfall verletzte ich mich am Bein.

Kazada bacağımı yaraladım.

Ich kann mein Bein kaum noch bewegen.

Şu anda bacağımı zar zor kımıldatabiliyorum.

Er brach sich beim Baseballspiel sein Bein.

Bir beyzbol maçında bacağını kırdı.

Tom hatte einen Krampf in seinem Bein.

Tom'un bacağında bir kramp var.

Ein Ball traf sie am rechten Bein.

Onun sağ bacağına bir top çarptı.

Er spürte, dass etwas sein Bein hochkrabbelte.

Bacağına uzun bir şeyin tırmandığını hissetti.

Sein verwundetes Bein begann erneut zu bluten.

Onun yaralı bacağı tekrar kanamaya başladı.

Ich habe einen Krampf im linken Bein.

Ben sol bacağımda bir tür spazm hissediyorum.

Der Hund hat in mein Bein gebissen.

Bacağım o köpek tarafından ısırıldı.

Ich denke, dass mein Bein gebrochen ist.

Sanırım bacağım kırık.

Er spürte, wie etwas sein Bein hinaufkroch.

Bir şeyin bacağından yukarı çıktığını hissetti.

Ich habe mir das rechte Bein gebrochen.

Ben sağ bacağımı kırdım.

Dauernd hatte Tom einen Klotz am Bein.

Tom' un daima bir ayak bağı vardı.

Sag Tom, ich habe ein gebrochenes Bein.

- Tom'a bir bacağımın kırık olduğunu söyle.
- Tom'a kırık bir bacağım olduğunu söyle.

Tom dachte, dass sein Bein gebrochen war.

Tom bacağının kırıldığını sandı.

Mein Hund hat Tom ins Bein gebissen.

Köpeğim Tom'un bacağını ısırdı.

- Ich habe mir bei einem Verkehrsunfall das Bein gebrochen.
- Ich brach mir bei einem Verkehrsunfall das Bein.

Ben bir trafik kazasında bacağımı kırdım.

- Sie fiel herunter und brach sich das linke Bein.
- Sie fiel hinunter und brach sich das linke Bein.

Düştü ve sol bacağını kırdı.

- Wer hat dir gesagt, dass Tom sich das Bein gebrochen hat?
- Wer sagte dir, dass Tom sich das Bein brach?
- Wer hat euch gesagt, dass Tom sich das Bein gebrochen hat?
- Wer sagte euch, dass Tom sich das Bein brach?
- Wer hat Ihnen gesagt, dass Tom sich das Bein gebrochen hat?
- Wer sagte Ihnen, dass Tom sich das Bein brach?

Tom'un bacağını kırdığını sana kim söyledi?

Seine Unachtsamkeit brachte ihm ein gebrochenes Bein ein.

Onun dikkatsizliği ona kırık bir bacağa mal oldu.

Er hat sich beim Skilaufen das Bein gebrochen.

Kayak yaparken bacağını kırdı.

Ich hab mir beim Skifahren das Bein gebrochen.

Kayak yaparken bacağımı kırdım.

Ich kann nicht schwimmen. Mein Bein ist gebrochen.

Yüzemem. Benim bacağım kırık.

Ich wurde von einem Hund ins Bein gebissen.

Bir köpek tarafından bacağımdan ısırıldım.

Beim Schwimmen bekam ich einen Krampf im Bein.

Yüzerken bacağıma bir kramp girdi.

Beim Skifahren habe ich mir mein Bein gebrochen.

Kayak yaparken bacağımı kırdım.

Tom nahm den Verband von Marias Bein ab.

Tom bandajları Mary'nin bacağından çıkardı.

Tom hat bei einem Haiangriff das Bein verloren.

Tom bir köpek balığı saldırısında bacağını kaybetti.

Ein Hai biss dem Mann das Bein ab.

Bir balina adamın bacağını kopardı.

Mein rechtes Bein wurde in diesem Unfall verletzt.

O kazada sağ bacağım yaralandı.

Tom hat sich aus Versehen ins Bein geschossen.

Tom yanlışlıkla kendini bacağından vurdu.

Tom hat Mühe, auf einem Bein zu stehen.

Tom'un tek bacağı üzerinde durma sorunu var.

Ich glaube, ich habe mir mein Bein gebrochen.

Sanırım bacağımı kırdım.

Ich habe mir das Bein am Kaffeetisch gestoßen.

Ben bacağımı kahve masasına çarptım.

Wie hast du dir denn das Bein gebrochen?

Bacağını nasıl kırdın?

- Mein Bruder fiel vom Baum und brach sein Bein.
- Mein Bruder fiel vom Baum und brach sich sein Bein.
- Mein Bruder brach sich bei einem Sturz vom Baum das Bein.

Erkek kardeşim ağaçtan düşüp bacağını kırdı.

...drei Schusswunden in einem Bein und zwei im Bauch.

Bir bacağımda üç yara, karnımda da iki yara vardı.

Larrey entschied schnell, dass er ein Bein amputieren musste.

Larrey hemen bir bacağını kesmek zorunda olduğuna karar verdi.

Tom hatte einen Unfall und brach sich das Bein.

Tom bir kaza geçirip bacağını kırdı.

Tom hat sich bei einem Fahrradunfall das Bein gebrochen.

Tom bir bisiklet kazasında bacağını kırdı.

Mein Bruder fiel vom Baum und brach sein Bein.

Kardeşim ağaçtan düştü ve bacağını kırdı.

Er hatte einen Unfall und brach sich ein Bein.

Bir kaza geçirdi ve bacağını kırdı.

Gegen 10 Uhr wurde er von Muschelfragmenten ins Bein getroffen.

Sabah saat 10.00 civarında bacağından kabukla vuruldu parça.

Sein Bein hindert ihn an der Teilnahme an einem Tennisturnier.

Bacağı onun tenis turnuvasına katılmasını engelleyecek.

Wie hat Tom sich den blauen Fleck am Bein zugezogen?

Tom'un bacağındaki o bere nasıl oldu?

Ich habe mich bei dem Unfall am rechten Bein verletzt.

Kazada sağ bacağımı yaraladım.

Toms Bein war eingeschlafen, und so konnte er nicht aufstehen.

Tom'un bacağı uyuşmuştu bu yüzden ayağa kalkamadı.

Leider hat er sich bei dem Unfall das Bein gebrochen.

Maalesef, o, kazada bacağını kırdı.

Alle wissen, dass er sein Bein im Krieg verloren hat.

Herkes onun savaşta bacağını kaybettiğini biliyor.

Tom hat sich am Bein verletzt und kann kaum laufen.

- Tom bacağını incitti ve neredeyse yürüyemiyor.
- Tom bacağını incitti ve zar zor yürüyebiliyor.

Ich habe ein gebrochenes Bein. Ich kann mich nicht bewegen.

Benim bacağım kırık. Hareket ettiremiyorum.

- Ich hätte Sie nie getroffen, wenn ich mir mein Bein nicht gebrochen hätte.
- Ich hätte Sie nie getroffen, hätte ich mir mein Bein nicht gebrochen.
- Ich hätte dich nie getroffen, wenn ich mir mein Bein nicht gebrochen hätte.
- Ich hätte dich nie getroffen, hätte ich mir mein Bein nicht gebrochen.

Bacağımı kırmasaydım asla seninle karşılaşmazdım.

Der Soldat wurde am Bein verwundet und konnte sich nicht bewegen.

Asker bacağından yaralanmıştı ve hareket edemiyordu.

Ich rutschte auf dem Papier aus und verletzte mich am Bein.

Kâğıttan kaydım ve bacağımı incittim.

Sie ging zur Schule, trotz der Schmerzen in ihrem rechten Bein.

O, sağ bacağındaki ağrıya rağmen okula gitti.

„Was ist mit deinem Bein passiert?“ „Ich bin beim Skifahren gestürzt.“

"Bacağına ne oldu?" "Kayak yapıyordum ve düştüm."

Tom reißt sich ein Bein aus, um Mary glücklich zu machen.

Tom Mary'yi mutlu etmek için elinden geleni yapıyor.

Mein Bruder brach sich bei einem Sturz vom Baum das Bein.

Erkek kardeşim ağaçtan düşüp bacağını kırdı.

Roger rutschte auf dem Eis aus und tat sich am Bein weh.

Roger buz üzerinde kaydı ve bacağını incitti.

Tom rutschte auf dem Eis aus und tat sich am Bein weh.

Tom buz üzerinde kaydı ve bacağını incitti.

Als er sich sein Bein brach, musste er drei Monate lang Krücken verwenden.

O, bacağını kırdığında üç ay koltuk değnekleri kullanmak zorunda kaldı.

Ich glaube, ich habe mir das Bein gebrochen. Ich kann mich nicht rühren.

- Bacağımın kırık olduğunu düşünüyorum. Hareket ettiremiyorum.
- Bacağımın kırık olduğunu düşünüyorum. Hareket edemiyorum.

Als ich klein war und mein Bein gebrochen war, habe ich sehr gelitten.

Ben küçükken bacağımı kırdım, ben çok acı çektim.

Jedes Mal, wenn man das Bein herauszieht, saugt es einen etwas tiefer nach unten.

Bacağınızı her çekişinizde, daha da derine doğru emiyor.

Ich kann mich an den Tag erinnern, an dem Tom sich das Bein brach.

Tom'un ayağını kırdığı günü hatırlıyorum.

Ein paar Wochen vor Weihnachten hat sich Tom das Bein gebrochen und wurde ins Krankenhaus gebracht.

Noel'den birkaç hafta önce Tom sağ bacağını kırdı ve hastaneye götürüldü.

Ich habe am linken Bein noch immer eine Narbe von einem Unfall, in den ich mit dreizehn Jahren geraten bin.

On üç yaşındayken içinde bulunduğum bir araba kazasından dolayı hâlâ sol bacağımda bir izim var.

Leider habe ich mir das Bein gebrochen, so dass ich an diesem Wochenende nicht mit dir zum Skifahren fahren kann.

Ne yazık ki, bacağımı kırdım, bu yüzden bu hafta sonu sizinle kayak yapmaya gidemem.