Translation of "Aufzuräumen" in Turkish

- Tom versprach, das Wohnzimmer aufzuräumen.
- Tom hat versprochen, das Wohnzimmer aufzuräumen.

Tom oturma odasını temizlemek için söz verdi.

Sie versprach mir, mein Zimmer aufzuräumen.

O bana odamı temizleyeceğine söz verdi.

Ich bat Tom, sein Zimmer aufzuräumen.

Tom'un odasını temizlemesini istedim.

Tom bat Mary, sein Büro aufzuräumen.

Tom, Mary'nin ofisini temizlemesini söyledi.

Ich soll Tom helfen, sein Zimmer aufzuräumen.

- Tom'un odasını temizlemesine yardım etmem gerekiyor.
- Odasını temizlemesi için Tom'a yardım etmem gerekiyor.

Ich muss Tom helfen sein Zimmer aufzuräumen.

- Tom'un odasını temizlemesine yardım etmem gerekiyor.
- Tom'un odasını temizlemek için ona yardım etmeliyim.
- Odasını temizlemesi için Tom'a yardım etmem gerekiyor.

Es war kein Vergnügen, die Garage aufzuräumen.

Garajı temizlemek çok eğlenceli değildi.

Du musst uns morgen helfen, das Haus aufzuräumen.

Yarın evi temizlememize yardım etmek zorundasın.

Sie half ihrer Mutter dabei, das Haus aufzuräumen.

Annesinin evi temizlemesine yardımcı oldu.

Ich verbrachte einen ganzen Tag damit, mein Zimmer aufzuräumen.

Bütün günü odamı temizleyerek geçirdim.

Tom hat den ganzen Morgen damit verbracht, sein Zimmer aufzuräumen.

Tom bütün sabahı odasını temizlemekle geçirdi.

Wenn Ted hier wäre, könnte er uns helfen, unser Zimmer aufzuräumen.

Eğer Ted burada olsa, odayı temizlememize yardım eder.

Bill wollte zeitig genug im Büro ankommen, um seinen Schreibtisch aufzuräumen.

Tom masasını temizlemek için tam zamanında ofise gitmek istedi.

Ich würde dir nahelegen, dein Zimmer aufzuräumen, bevor deine Mutter nach Hause kommt.

Annen eve gelmeden önce odanızın temizlenmesini tavsiye ederim.

Ich denke nicht, dass es länger als eine Viertelstunde dauern würde, dein Zimmer aufzuräumen.

Odanı temizlenin 15 dakikadan daha fazla süreceğini sanmıyorum.

- Es wird ewig dauern, dieses Chaos zu bereinigen.
- Es wird eine Ewigkeit dauern, diesen Saustall aufzuräumen.

Bu karmaşayı temizlemek sonsuza kadar sürecektir.

„Sind deine Sachen denn nicht leichter zu finden, wenn dein Zimmer aufgeräumt ist?“ – „Das ist mir egal. Ich habe keine Lust, mein Zimmer aufzuräumen.“

"Odan düzenli olduğunda eşyanı bulmak daha kolay değil mi?" "Umurumda değil. Odamı temizlemek istemiyorum."

- Tom verbrachte den ganzen Nachmittag damit, sein Zimmer aufzuräumen.
- Tom räumte den ganzen Nachmittag über sein Zimmer auf.
- Tom verbrachte den ganzen Nachmittag mit dem Aufräumen seines Zimmers.

Tom tüm öğleden sonrayı odasını temizleyerek geçirdi.

- Tom fragte sich, wie oft er Maria wohl noch zum Aufräumen ihres Zimmers würde auffordern müssen, bis sie es endlich täte.
- Tom fragte sich, wie oft er Maria wohl dazu würde auffordern müssen, ihr Zimmer aufzuräumen, bis sie es endlich täte.

Tom Mary'ye sonunda onu yapmadan önce kaç kez odasını temizlemesini söylemek zorunda kaldığını merak etti.