Translation of "Außer" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Außer" in a sentence and their turkish translations:

Außer hier!

ama burada oldu.

- Alle lachten – außer Tom.
- Alle lachten, außer Tom.

Tom hariç herkes güldü.

- Außer Mary kam niemand.
- Außer Mary ist niemand gekommen.

Mary hariç kimse gelmedi.

- Ich arbeite jeden Tag außer sonntags.
- Ich arbeite täglich außer sonntags.
- Ich arbeite jeden Tag, außer Sonntag.

- Pazar günleri hariç her gün çalışırım.
- Pazar hariç her gün çalışırım.

Wir sind außer Gefahr.

Biz tehlikede değiliz.

Er war außer Atem.

O, nefes nefese idi.

Sie ist außer Gefahr.

O tehlikede değil.

Alle außer Tom lächelten.

Tom'dan başka herkes gülümsedi.

Tom ist außer Gefahr.

Tom tehlikede değil.

Tom war außer Atem.

- Tom nefes nefeseydi.
- Tom nefes nefese kalmıştı.
- Tom soluk soluğa kalmıştı.

Alle lachten – außer Tom.

Tom hariç herkes güldü.

Das steht außer Frage.

O söz konusu değil.

Du bist außer Gefahr.

- Tehlikede değilsin.
- Tehlikede değilsiniz.

Ich bin außer Atem.

Ben nefes nefeseyim.

Er war außer sich.

Ona hakaret edildi.

Tom war außer sich.

Tom çılgındı.

Tom war außer Kontrolle.

Tom kontrolden çıkmıştı.

Tom ist außer Landes.

Tom ülke dışında.

Ich bin außer mir!

Kendimde değilim.

Layla war außer Kontrolle.

Leyla kontrolden çıktı.

- Ich arbeite jeden Tag außer sonntags.
- Ich arbeite täglich außer sonntags.

- Pazar günleri hariç her gün çalışırım.
- Pazar hariç her gün çalışırım.

- War außer dir noch jemand da?
- War außer Ihnen noch jemand da?
- War außer euch noch jemand da?

Senin dışında, başka kimse var mıydı?

- Kommt außer euren Freunden noch jemand?
- Kommt außer deinen Freunden noch jemand?
- Kommt außer Ihren Freunden noch jemand?

Arkadaşlarının dışında kimse geliyor mu?

- Der Patient ist im Moment außer Gefahr.
- Der Patient ist nun außer Gefahr.
- Der Patient ist jetzt außer Gefahr.

Hasta şimdi tehlikeyi atlattı.

- Sie trug nichts außer ihrer Unterwäsche.
- Er trug nichts außer seiner Unterwäsche.

İç çamaşırı hariç hiçbir şey giymiyordu.

- Es gibt dort niemand außer mir hier.
- Außer mir ist niemand hier.

Burada benden başka kimse yok.

- Er arbeitet jeden Tag, außer Sonntag.
- Er arbeitet jeden Tag außer Sonntags.

Pazar hariç her gün çalışır.

- Außer Englisch gibt er auch Mathematik.
- Außer Englisch unterrichtet er auch Mathematik.

İngilizcenin dışında, aynı zamanda matematik öğretir.

Da war alles außer alles

her şey ama her şey vardı

Tom tut alles außer studieren.

Tom ders çalışmanın dışında herhangi bir şey yapar.

Ich mache alles, außer das.

Onun dışında bir şey yapacağım.

Der Hund war außer Atem.

Köpek nefes nefese kalmıştı.

Nun war sie außer Gefahr.

O şimdi tehlikeyi atlattı.

Ich sah nichts außer Nebel.

Sisten başka bir şey göremedim.

Ich bin total außer Atem.

Ben tamamen nefes nefese kaldım.

Das ist außer Kontrolle geraten.

Bu kontrol edilemez.

Außer dem weiß ich nichts.

Bundan başka bir şey bilmiyorum.

Außer Reichweite von Kindern aufbewahren!

- Çocukların ulaşamayacağı yerde saklayınız!
- Çocukların ulaşamayacağı yerde muhafaza ediniz!

"Es ist außer Kontrolle geraten..."

"İşler kontrolden çıktı ..."

Wir arbeiten täglich außer sonntags.

Biz pazar günleri hariç her gün çalışırız.

Außer mir hatte niemand Hunger.

Ben hariç kimse aç değildi.

Die Dinge geraten außer Kontrolle.

İşler çığırından çıkıyor.

Toms Ehrlichkeit steht außer Frage.

Tom'un dürüstlüğü sorunun ötesinde bir şey.

Meine Schuld steht außer Zweifel.

Benim suçluluğum şüpheye yer bırakmaz.

Außer mir war niemand dort.

Orada benden başka kimse yoktu.

Keiner mag Maria – außer Tom.

Tom hariç, Maria'yı kimse sevmez.

Er arbeitet täglich, außer sonntags.

O, Pazar hariç her gün çalışır.

Die Roboter sind außer Kontrolle!

Biz robotların kontrolünü kaybettik!

Diese Kasse ist außer Betrieb.

Bu kayıt, komisyon dışıdır.

Der Aufzug ist außer Betrieb.

- Asansör bozuk.
- Asansör hizmet dışı.

Die Inflation gerät außer Kontrolle.

Enflasyon kontrolden çıkıyor.

Der Roboter geriet außer Kontrolle.

Robot kontrolden çıktı

Er isst nichts außer Süßigkeiten.

Onun yediği tek şey şekerlemedir.

Tom isst nichts außer Obst.

Tom meyveden başka bir şey yemez.

Tom macht nichts außer weinen.

Tom ağlamak dışında hiçbir şey yapmaz.

Ich kenne niemanden außer Tom.

Tom hariç, kimseyi tanımıyorum.

Niemand war da außer mir.

Benim dışımda orada kimse yoktu.

Niemand außer Tom macht das.

Bunu Tom'dan başkası yapmaz.

Auch Tom war außer sich.

Tom da heyecanlıydı.

Niemand außer Tom könnte das.

Tom dışında bunu kimse yapamazdı.

Niemand außer Tom wusste das.

- Bunu Tom dışında kimse bilmiyordu.
- Bunu Tom'dan başka bilen yoktu.

- Der Aufzug ist außer Betrieb.
- Der Fahrstuhl funktioniert nicht.
- Der Fahrstuhl ist außer Betrieb.

Asansör hizmet dışı.

- Liest du etwas außer der Bibel?
- Liest du noch etwas anderes außer der Bibel?

İncil'in dışında bir şey okur musun?

Außer, um ihren Darm zu entleeren,

dışlamak için hariç,

Außer, wenn die Weibchen rollig sind.

çiftleşme dönemindeki dişiler hariç.

Außer wir führen einen Strukturwandel herbei.

Yine de yapısal bir değişime gidebiliriz.

Sie können alles außer allem zerstören

her şeyi ama her şeyi yok edebiliyorlar

Der Dampfer ist jetzt außer Sichtweite.

Vapur şimdi görünmüyor.

Alle Arbeiter gingen heim, außer einem.

Biri hariç tüm işçiler eve gitti.

Er konnte nichts tun, außer zuzusehen.

Seyretmekten başka bir şey yapamadı.

Sie war außer sich vor Freude.

O sevinçten kendinden geçmişti.

Er war außer sich vor Freude.

O sevinçten kendini kaybetmişti.

Herr Tanabe ist gerade außer Haus.

Bay Tanabe şimdi dışarıda.

Das Schiff war bald außer Sicht.

Gemi çok geçmeden gözden kayboldu.

Außer mir hat er keine Freunde.

Benim dışımda hiç arkadaşı yok.

Er mag alle Tiere außer Pferden.

Atlar hariç tüm hayvanları sever.

Er tut nichts, außer zu weinen.

Ağlamaktan başka bir şey yapmaz.

Ich arbeite jeden Tag, außer Samstag.

- Cumartesi hariç her gün çalışıyorum.
- Cumartesi hariç her gün çalışırım.

Er arbeitet jeden Tag, außer Sonntag.

Pazar hariç her gün çalışır.

Sie trug nichts außer ihrer Unterwäsche.

O, iç çamaşırından başka bir şey giymiyordu.

Tom trug nichts außer seiner Unterwäsche.

Tom iç çamaşırından başka bir şey giymiyordu.

Es ist niemand außer Tom dort.

Tom'dan başka hiç kimse yok.

War noch jemand außer Tom dort?

- Tom'dan başka orada kimse var mıydı?
- Tom'un dışında başka biri var mıydı?

Tom arbeitet jeden Tag außer Sonntag.

Tom pazar hariç her gün çalışır.

Alle außer Tom hörten aufmerksam zu.

Tom'dan başka herkes dikkatle dinledi.

Außer Fußball habe ich keine Hobbys.

Futboldan başka hiç hobim yok.

Niemand außer dir kann das machen.

Bunu senden başka kimse yapamaz.

Das Flugzeug war bald außer Sicht.

Uçak biraz sonra görüş mesafesinden çıktı.

Ich traue niemandem außer mir selbst.

Kendim dışında kimseye güvenmem.

Tom isst nichts außer weißem Fleisch.

Tom beyaz etten başka bir şey yemiyor.

Tom konnte nichts tun, außer zuzusehen.

Tom izlemekten başka bir şey yapamadı.

Außer mir hat niemand davon gehört.

Benden başka hiç kimse onu duymadı.

Jeder außer mir war am Singen.

Ben hariç herkes şarkı söylüyordu.

Kommt außer deinen Freunden noch jemand?

Arkadaşlarının dışında kimse geliyor mu?

Es ist niemand außer uns hier.

Burada bizden başka hiç kimse yok.