Examples of using "Bouche" in a sentence and their turkish translations:
Hindi, ağız ve bir ağız.
Ağzınızı açın.
Ağzını açtı.
Büyük bir ağzın var.
Ağzınızdan derin bir nefes alın.
Ağzım kuru.
Ağzım temiz.
Kocaman ağzını kapa.
Ağzınızı geniş açın.
Ağzını açma.
Onlar suskun bırakıldı.
- Onu kimseye söylemeyeceğim.
- Aramızda kalsın.
- Kimse duymasın.
Tom ağzını kapattı.
Tom ağzını açtı.
Ağzım uyuşuk.
Ağzın doluyken konuşma.
O bana suni teneffüs yaptırdı ve hayatımı kurtardı.
O bana suni teneffüs yaptırdı ve hayatımı kurtardı.
- Ağzını aç!
- Ağzınızı açın.
- Ağzın doluyken konuşma.
- Yemek yerken konuşma.
- Ağzında yemek varken konuşma.
- Dolu ağızla konuşma.
Ağzınızı açın lütfen!
- Ağzınız çok kuruyor mu?
- Sık sık ağız kuruluğu yaşıyor musunuz?
Tom ağzını duruladı.
- Onun duygusal bir ağzı vardır.
- Onun şehvetli bir ağzı var.
Ağzını kocaman açtı.
- Söyleyecek söz bulamadım.
- Ben ne diyeceğimi şaşırdım.
Ağzı öfkeden köpürdü.
Bunu açıklığa kavuşturmadın.
bunlarla ağzını kontrol edeceğim bu arada,
Sonra, nihayet, o, ağzını açtı.
Ağzınızı açın.
Yalnızca bir ağzımız var.
Onu dudağından öptüm.
Ne söyleyeceğimi şaşırdım.
Ağzımda berbat bir tat var.
İşte bu yüzden ağzın “o” şeklini alır.
Ağzındaki alıcılar havanın tadına bakıyor.
Niçin ağzınız o kadar büyük?
Şu çocuk, ağzı açık olarak, bana baktı.
Ağzını aç ve gözlerini kapat.
- Ağzın doluyken konuşmamalısın.
- Ağzın dolu konuşmamalısın.
- Ağzın dolu konuşma!
- Ağzın doluyken konuşma!
Utanmadan onu ağızdan öptü.
Ben ağzını sabunla yıkayacağım.
Yangın musluğunu görmedim.
Mary parmağını dudaklarıma koydu.
Lafları ağzıma tıkama.
Bu tamamen ağızla çıkarılan bir sestir
Bu ağız kopuzu ise ağıtlarda kullanılırdı daha çok
Muhteşem kek ağzımı sulandırdı.
- Lafı ağzımdan aldın.
- Tam onu söylemek üzereydim.
- Tam da onu söyleyecektim.
Sadece tek ağzım ama iki kulağım var.
İsviçre çikolatası ağzınızda gerçekten erir.
İğrenç ağzını kapa.
O, protesto etmek için ağzını açmadı.
- Benim ağzımı çalkalamam gerekiyor.
- Ağzımı çalkalamalıyım.
Ağzın doluyken konuşma.
Ağzında bir boru ile konuştu.
Büyümüş de küçülmüş.
Dolu ağzınla konuşmamalısın.
Lafı ağzıma tıktın.
dilini ağzından dışarı çıkarmış,
Portakal ağzımda garip bir tat bıraktı.
Ağzında bir pipoyla orada oturuyordu.
Bir şey hakkında şikayet etmeden ağzını asla açmaz.
"Sizi nerenizden öptü?" "Ağzımdan."
O bütün akşam ağzını açmadı.
Öksürürken, hapşırırken veya esnerken ağzınızı kapatın.
Ağzım kurudu, su içmem lazım.
O, ağzında gümüş bir kaşıkla doğmuş.
ağzındaki berbat tat, yanık kokusu, çürümüş balık
Donna varlıklı bir ailede doğdu.
Küfretme yoksa ağzını sabunla yıkarım.
Öksürdüğün, hapşırdığın veya esnediğin zaman elini ağzına koy.
Tom çığlık atmaya çalıştı, ama Mary eliyle onun ağzını kapattı.
Beni dudaklarımdan öptü.
- O kelime onun ağzından düştü.
- O sözcük onun ağzından kaçtı.
Arabayı yangın musluğunun önünde park edersen bir bilet alacaksın.
O bana üzümleri attı ve ben ağzım ile onları yakalamaya çalıştım.
yani aslında o küçücük ağızlarla tek tek üst üste konularak
- Sadako daha fazlasını demek istiyordu ama dudakları artık kımıldamak istemedi.
- Sadako daha fazlasını söylemek istiyordu, ama dili varmadı.
Neden kadınlar gözlerine makyaj yaparken ağızlarını açıyor?
Yutak, boğazın ağız ve burnun arkasında kalan kısmıdır.
İnternette bilgi çekmek yangın musluğundan su içmek gibidir.
Ağzıma o mantarımsı tat geliyor. Ağzımda... Kötü bir tat ve koku var.
Kişisel deneyimlerimden, onunla tartışmanın ağzında kötü bir tat bırakacağını biliyorum.
Parsın ağzı... Belki iki buçuk santimden daha yakındı, sağ kulağımın hemen yanındaydı
Söylemek istediğin şeyin sessizlikten daha iyi olduğundan emin değilsen ağzını açma.
- Tom dedikoducudur.
- Tom boşboğazdır.
Keşke fikirlerim ağzımdan fiş basılır gibi çıksa.
Göz ile kulak iki, ağız tek. Çok görüp, çok dinleyip, az konuşmak için.
Birçok kişi bana sigarayı bırakmayı nasıl başardığımı soruyor. İnanılmaz ama sadece sigaraları ağzıma sokmayı ve yakmayı kestim ve bu işe yaradı!