Examples of using "Marteau" in a sentence and their turkish translations:
Bana bir çekiç ver.
Bir çekice ihtiyacım var.
Şu büyük çekice bak.
O, ona bir çekiçle vurdu.
Bana çekici ver, olur mu?
Çekicimi geri istiyorum.
Tom onu bir çekiçle onardı.
Ben çekici nereye koydum?
Tom, lütfen bana çekici ver.
- O, kazara çekiçle parmağına vurdu.
- Kazara çekiçle başparmağına vurdu.
Pencereyi kırmak için bir çekiç kullanıldı.
- Babamdan bir çekici nasıl kullanacağımı öğrendim.
- Babamdan çekiç kullanmayı öğrendim.
- Babamdan çekiç kullanmasını öğrendim.
Çekicimi alet kutusunda tutarım.
Dan çekicin cinayet silahı olduğuna inanıyordu.
Taştan çekice, insandan mumyaya,
eğitim sistemine eleştiri olarak balyoz indiriyordu resmen
Bir balyoz ile ceviz kırma.
Bir köpek kulübesini tamir etmek için babamın çekicini ödünç aldım.
Elinde çekiç olan bir adama her şey bir çivi gibi görünür.
Çekiç ve orak birlikte komünizmin sembolüdür.
bir kaya matkabı alıp, ağaçları dikip, büyümesini beklemeniz gerekebilir
Tom Noel'de, oyuncak bir çekiç ve bir alet kutusu aldı.
Tom bir çekiç daha ve bir miktar çivi almak için nalbura gitti.
O yüzmeyi hiç beceremez.