Examples of using "Lavé" in a sentence and their turkish translations:
Onu yıkadın mı?
Yıkanacaksın.
Tom kendini yıkadı.
Hiç param yok.
Arabayı yıkadım.
Kendimi yıkadım.
Pencereleri yıkadım.
Zemini paspas ettim.
Köpeği yıkadım.
Tişörtümü yıkadım.
Sen çamaşırı yıkadın.
Bulaşıkları yıkadın mı?
Onu temizlemedim.
Arabayı yıkadın mı?
Saçımı yıkamadım.
Akşam yemeğinden sonra bulaşıkları yıkadım.
Hiç arabanı yıkadın mı?
Onlar ellerini yıkadılar.
- Ben ayaklarımı yıkadım.
- Ayağımı yıkadım.
Onu yıkadım.
Saçlarımı yıkadım.
Onun yıkanmasını ister misin?
Ken hâlâ arabayı yıkamadı.
Tom bu sabah arabayı yıkadı.
Ellerinizi yıkadınız mı?
Ellerini yıkadıktan sonra buraya gel.
O bir hafta boyunca yıkanmadı.
Akşam yemeğinin ardından tabakları yıkadık.
Ellerini henüz yıkamadın, değil mi?
Ellerini yıkadın mı?
Üç gündür duş almadım.
Bir elma yıkadı.
Dün Mary evi temizledi ve giysileri yıkadı.
Onu yıkadığım için tişörtüm çekti.
Tom saçını yıkadı.
Dün saçımı yıkadım. Bugün onu keseceğim.
Ellerimi sabun ve su ile yıkadım.
Onlar beni kaçırdılar, uyuşturdular ve sonra beynimi yıkadılar.
Tüm suçlamalarla ilgili temizlendin.
- Yıkanması gerek.
- Yıkanması gerekiyor.
- Mary saçını yıkamadı.
- Mary saçlarını yıkamadı.
Tom yemeden önce elmayı yıkadı.
Joanna patatesleri yıkadı.