Examples of using "L'adresse" in a sentence and their turkish translations:
İşte adres.
Adres nedir?
Adresi düzgün yaz!
Adresi unuttum.
Adresin var mı?
Ben adresi yazayım.
Adresi sana mesajla göndereceğim.
Ben zarfın üzerine adresi yazmayı unuttum.
Tom'un adresi nedir?
Şimdi adresim yok.
Tom'un adresini unuttum.
Tom Mary'nin adresini biliyor.
- Belirtilen e-posta adresi zaten kayıtlı.
- Belirtilen e-posta adresi zaten kaydedilmiş.
Lütfen bana tam adres ver.
- Bana Tom'un adresini verebilir misin?
- Bana Tom'un adresini verebilir misiniz?
Adres yanımda değil.
- Bana Tom'un adresi lâzım.
- Tom'un adresine ihtiyacım var.
Bu zarftaki adres yanlış.
Davet içeren zarfın üstüne adres yazdım.
Sana bir arkadaşını adresini vereceğim.
Kalemi alıp adresi yazdı.
Google Haritalar Gombe'yi g.co/treks adresinde keşfedin
Tom Mary'nin adresini henüz bilmiyor.
Burada yazılı adresten bana ulaşabilirsiniz.
Bugün ya da yarın sana adresi vereceğim.
O, bana Tom'un adresini bilip bilmediğimi sordu.
Otelimin adresini bulmayı başaramadım.
Bilgisayarımda bir yerde Tom'un adresi var.
Adresi ve ev telefon numarasını yaz.
Eh, bana senin cep telefonunun posta adresini ver.
Herhangi bir şikâyet veya önerilerinizi aşağıdaki e-posta adresine gönderin.
Tom, Mary'nin adresini hatırlayamıyor.
İşte ofisime ulaşmak için adres ve bir harita.
Tom, Mary'nin adresini bilmediğini söyledi.
Sana Aix-en-Provence'taki iyi bir otelin adresini vereceğim.
Tom'da Mary'de Boston'da adresi yok, ancak onun telefon numarası var.